Psikolojik olgunluğun en son aşaması: Kendini aşma

İnsanın psikolojik açıdan olgunlaşma süreci belirli aşamalardan geçerek ilerler. Doğumla birlikte duygular, düşünceler ve davranışlar birbiri ile yavaş bir şekilde örgütlenmeye başlar. Sonra, içimizden geldiği gibi davranma eğiliminde oluruz. Ardından kendimizi daha sonra ise başkalarını merkeze aldığımız zaman dilimleri gelir. İnsan, "kendimi buldum ve olgunlaştım" derken yanılır çünkü henüz tamamlaması gereken bir diğer aşama vardır: Kendini aşma aşaması.

İnsanın kendisini aşması nedir Psikolojide kendini aşma, çok boyutlu bir şekilde ele alınmaktadır. Kendi aşma durumunda birey, kendisini zaman içinde hem geriye hem de ileriye doğru genişleyen bir gerçeklik olarak deneyimler. Ayrıca kendini aşan insanlar; tüm insanlığa, dünyaya ve tüm evrene bağlılık hissi ve yaşamın anlamı ve gelecekteki ölüm gibi varoluşsal kaygılara yönelirler. Pişmanlık ve mağduriyet duygusu kendini aşma ile yakından ilişkilidir. Kendini aşma, bireyin geçmişinden daha az pişmanlık duyması ve mağduriyet duygusundan uzaklaşması anlamına gelir. Kendini aşmada, insanlarla bağlantıda olmak da önemlidir. Özellikle bireyin kendisini, insanlıkla bağlantılı görmesi kendisini aşmayı kolaylaştırır. Hayat boyu öğrenme de bireyin kendisini aşmasının bir diğer yoludur. Hayatı, kişisel öğrenme deneyimi olarak görmek bizi olgunlaştırır. Böylece büyüme zihniyetine sahip olarak yaşama devam ederiz. Güvenli bağlanma, kendini aşmanın bir diğer göstergesidir. Kendimizin sevildiğini düşünmek ve diğerlerinin güvenilir olduğuna inanmak, kendimizi aşmayı kolaylaştırır. Kendimizi aşmak için, kendimizi gerçekleştirmek gerekir. Bu noktada bireyin potansiyelini ortaya koyduğunu düşünmesi ve başarı duygusu yaşaması, kendini aşma yolculuğuna bireyi götürür. Kendini aşmada, dini ve manevi inançların çeşitliliğini kabul etmek de önemlidir. Bireyin bir inanç sistemine sahip olması ve diğer inanç sistemlerini de anlamaya çalışması kendini aşmada temeldir.

Neden kendimizi aşmayı isteriz Öncelikle; insanların kendilerini gerçekleştirmelerinin bir yansıması olarak kendini aşma kavramı karşımıza çıkmaktadır. İkinci olarak; kendini aşma, bireyin benlik bütünlüğüne ulaşma isteğinin bir yansımasıdır. Üçüncü olarak; insanların varlıklarının ölümle son bulması, insana acı vermektedir. İnsanlar, sahip oldukları özelliklerinin, verdikleri yaşam mücadelelerinin, elde ettikleri başarılarının, geliştirdikleri yeteneklerinin, insanlarla oluşturdukları güçlü bağların ölümle birlikte son bulmasından rahatsız olurlar ve kaygılanırlar. Oluşan bu kaygı durumu ile başa çıkmak için de kendini aşmayı bir başa çıkma yöntemi olarak kullanırlar. Dördüncü olarak; mutluluk psikolojisindeki çalışmalar, insan için sürdürülebilir bir mutluluğun bu dünyada mümkün olmadığını ortaya koymuştur. İnsanların sahip oldukları hedonik uyum özellikleri, mutluluğun sürdürülebilir olmasının önündeki en büyük engel olarak görülmüştür. Bu nedenle insanlar, kendileri ile ilgili saplantılı bir mutluluk anlayışından ziyade insanlıkla ve daha geniş evrenle bağlantıyı güçlendiren duygusal deneyimleri araştırmaya başlamışlardır. Bu araştırmanın sonucunda da kendini aşmaya dayalı bir mutluluk anlayışı ortaya çıkmıştır. Böylece insanlar kendilerini sevme duygusunu; diğer insanlarla, insanlıkla, dünya ve evren ile uzlaştırmayı başarmışlardır. Beşincisi, kendini aşma bireylerin hayranlık duygusunu yaşamayı istemelerinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Hayranlık, zihinlerimizi içe değil dışa çeviren çok nadir duygulardan biridir. Hayranlık duygusu yaşarken, bireysel benlik sınırlarını aşmamız teşvik edilir. Hayranlık durumunda; dikkatimiz, kendimizden dışarı doğru çekilir. İnsanlar, doğal dünyanın gerçeklerine, diğer insanların özgeci ve asil davranışlarına ve yaratılma gerçeğinin arkasındaki dehaya hayranlık duyarlar. Böylece, evrenin sadece bizden ibaret olmadığını, günlük endişelerin içerisinde boğulup kalmanın gereksizliğini kavramış olurlar.

İnsanın kendisini aşmasını engelleyen faktörler nelerdir Birincisi, daha önceki gelişim dönemlerindeki gelişim görevlerini başaramamaktır. Gelişim birikimlidir. Kendini aşma; güven, özerklik, girişimcilik, çalışkanlık, kimlik, yakınlık gibi pek çok gelişim görevini başarma ile ilişkilidir. İkincisi, düşük özsaygıya ve özgüvene sahip olmaktır. Kendine güven eksikliği ve düşük özsaygı, bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerini zorlaştırır. Kendine güvenmeyen biri, kendini aşmak yerine güvenlik alanında kalmayı tercih eder. Üçüncüsü, kendini tanıyamamaktır. İnsanlar kendilerini yeterince tanımazlarsa, gerçek potansiyellerini keşfetmekte zorlanırlar. Kendini tanıma süreci, kişinin kendi yeteneklerini, tutkularını ve değerlerini anlamasına yardımcı olarak gelişim sürecinde bir başka aşamaya geçmeye yardımcı olur. Dördüncüsü, kişinin bencil bir yapı sergilemesidir. Güçlü bir şekilde kendi çıkarlarına ve kişisel kazanca odaklanmak, bireyleri kendi ihtiyaçlarının ve arzularının ötesine bakmaktan alıkoyar. Beşincisi, materyalisttik bir dünya görüşüne sahip olmaktır. Sadece sermaye artırımı ve zenginlik peşinde koşmak, kendini aşmanın önündeki en büyük engellerden biridir. Altıncısı, bilinmeye karşı korku hissetmektir. Kendini aşma sürecinin bir parçası, kişinin kendisinin ve evrenin bilinmeyen parçalarını keşfetmesidir. Bu alanda korku yaşamak, büyük engellerden biridir. Yedincisi, deneyime kapalı olmaktır. Alışkanlıkları ve rutinleri devam ettirme ve bunlara sıkı sıkıya bağlılık kendini aşmayı engeller. Sekizincisi, kaynakların eksikliğidir. Zaman, para vb. gibi kaynakların kıtlığı da bireyin kendisi aşmasında önemli engellerdendir. Dokuzuncusu, çevresel baskılara ve beklentilere göre yaşamaktır. Çevresel baskılar ve diğer insanların beklentileri, bireyleri kendi gerçek potansiyellerini keşfetmekten alıkoyar. Toplumun veya çevrenin belirlediği standartlara uymaya çalışmak, kişinin kendini aşmasını engeller. Onuncusu, ruh sağlığı sorunları yaşamaktır. Depresyon, kişilik bozukluğu, anksiyete gibi ruhsal bozuklar bireyin kendisini aşmasına olanak tanımaz.

İnsan, kendisini aşmak için neler yapmalıdır Birincisi, farkındalığı artırmaktır. Kişinin kendisini yavaşlatarak, içinde bulunduğu zamana odaklanması bireyde sabır kuvvetini artırmaktadır ve aynı zamanda bireyin sahip olduğu zamanı hayranlık duygusu oluşturacak tarzda kullanmasını sağlamaktadır. İkincisi, sosyal yardım çalışmalarında bulunmaktır. İnsanların hayranlık duygularının artması oranında onların daha özgeci davrandıkları bulunmuştur. Cömertlik, kendimiz aşmasının önemli bir göstergesidir. Üçüncüsü, kararlarımızda etik olmaktır. Etik davranarak kendimizi aşmanın sınırlarını genişletiriz. Dördüncüsü, topluluklar içerisinde yer almaktır. Sivil toplum örgütleri gibi topluluklar, bizim kendimizi aşmamıza yardımcı olacak önemli toplumsal yapılardır. Beşincisi, doğa ile temasa geçmektir. Yıldızları izlemek, ormanda yürümek, dağın zirvesine tırmanmak ve tarlaların içerisinde gezinmek gibi faaliyetler doğa ile teması artırarak kendimizi aşmamıza yardımcı olur. Altıncısı, hayranlık kaynakları olan yerleri ziyaret etmektir. Bu bağlamda müzeler, sanat galerileri, hayvanat bahçeleri, tarihi mekânlar, ibadet yerleri, konser salonları bireylerde hayranlık duygularını ortaya çıkararak bireylerin kendilerini aşmalarına yardımcı olurlar. Yedincisi, çocuklarla temasa geçmektir. Çocuklar, hayranlığın nasıl yaşanması gerektiği konusunda canlı örneklerdir. Onlarla temasa geçerek, onlardaki hayranlık duygusunun bize bulaşmasına yardımcı olabiliriz. Sekizincisi, maneviyatımızı geliştirmektir. Çeşitli inanç sistemlerini araştırıp benimsediğimiz birine yönelmek gerekir. Dokuzuncusu, daha önceki gelişim görevlerini başarıp başarmadığımızı kontrol etmektir. Kendini aşma; güven, özerklik, girişimcilik, çalışkanlık, kimlik, yakınlık gibi pek çok gelişim görevini başarma üzerine kuruludur. Onuncusu, psikolojik sorunlarımızı çözmektir. Psikolojik destek almak, bu süreçte oldukça işlevsel olabilir. On birincisi, büyüme zihniyetine sahip olmaktır. Kendimizi sürekli olarak eğitmek ve geliştirmek gerekir. On ikincisi, zorluklarla yüzleşmektir. Başarısızlıktan korkmamak ve hatasızlık beklentisi içerisinde olmamak, kendimiz aşmada anahtardır. On üçüncüsü, kendimizi motive etmektir. Bizi harekete geçiren güdülere sahip olarak yaşama devam etmek gerekir.