Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda seferber olun" denilince yerinize çakılıp kaldınız
Bu ayet, sadece bir çağrının değil, bir sarsılışın, bir silkinişin ayetidir. Çünkü Rabbimiz, müminleri o günden bugüne, her dönemde aynı gafletle yüzleşmeye davet eder.
Ne oldu bize
Neden harekete geçmekten korkar olduk
Neden zulmü gördüğümüzde susar, haksızlığa şahit olduğumuzda gözlerimizi kapatır olduk
Neden yanan coğrafyalar, açlıktan kıvranan çocuklar, bombalar altında can veren masumlar karşısında sadece "yazık" deyip geçiyoruz
Bu ayet, sadece savaş meydanına çağrı değildir.
Bu ayet, nefsiyle mücadeleye çağrıdır, zulme karşı durmaya çağrıdır, hakkı savunmaya çağrıdır. "Allah yolunda seferber olun" demek, elini taşın altına koymaktır; korkularını, konforunu, alışkanlıklarını Allah rızası için terk edebilmektir.
Oysa biz, dünya hayatının süsüne, geçici konforuna, küçük menfaatlerine razı olduk.
Bir ekranın karşısında olup biteni izlerken, kalbimiz ağlamaz hale geldi.
Komşumuz açken, kardeşimiz zulüm altındayken, biz hâlâ "benim hayatım, benim rahatım" diyebiliyoruz.
Dünya nimetleri bize cazip geliyor, ama Rabbimiz hatırlatıyor:
"Dünya hayatının faydası, ahiretin yanında pek azdır."
Ne büyük bir uyarıdır bu!
Çünkü biz o "pek az"ın peşine düşüp "sonsuz olan"ı kaybediyoruz.
Bugün Allah yolunda seferber olmak,
bir zulmü dile getirmektir,
bir yetimin başını okşamaktır,
bir mazlumun hakkını savunmaktır,

14