Hayat, insanın elinde tuttuğu en büyük nimettir. Her günümüz, bize verilen yeni bir fırsattır. Kimi zaman kendi hayatımızın sıradanlığından şikâyet ederiz, "daha fazlası olmalıydı" deriz. Oysa bilmeliyiz ki, bizim şikâyet ettiğimiz yaşantı, başkalarının özlemle dilediği, "keşke" dediği bir hayat olabilir.
Kur'ân-ı Kerîm'de Rabbimiz şöyle buyurur:
"Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım. Ama nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir." (İbrahim, 14/7)
Bu ayet bize gösteriyor ki, sahip olduklarımızı küçümsemek değil, şükretmek bizi yüceltir. Çünkü nimetlerin bereketi, şükürle artar.
Bir başka ayette ise Rabbimiz şöyle uyarıyor:
"Sakın kendilerini sınamak için onların bir kesimini yararlandırdığımız dünya hayatının çekiciliğine göz dikme! Rabbinin sana verdiği nimetler daha hayırlı ve daha kalıcıdır. (Tâhâ, 20/131)
Yani başkalarının sahip olduklarına özenmek yerine, kendi elimizde olanı değerli bilmeliyiz. Çünkü bizim elimizdeki, başkalarının gözünde çok kıymetli olabilir.
Resûlullah (s.a.v.) ise şu hadisinde bizlere dengeyi öğretir:
"Mal ve güzellik bakımından sizden üstün olana bakmayın. Aksine sizden aşağı olana bakın ki, Allah'ın üzerinizdeki nimetini küçümsemeyin." (Buhârî, Rikâk, 30)
Demek ki bakış açımızı değiştirdiğimizde, hayatımıza yeni bir huzur kapısı açılır.