"Hâkimiyeti ele aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarır, ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez." (Bakara, 205)
Yeryüzünün neresine bakarsanız bakın, insanlığın vicdanını kanatan bir zulmün izleri var. Fakat Gazze'de, Filistin'de yaşananlar yalnızca bir zulüm değil; ayetin tam karşılığı olan bozgunculuğun, yani yeryüzünde hayatı, düzeni, imanı, doğayı ve insan neslini hedef alan şeytani bir projenin ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Bu bozgunculuğun adı ise açıktır: Siyonizm.
Siyonizm, sadece bir siyasi ideoloji değildir. O, toprak çalan bir proje olmanın ötesinde; doğanın düzenini, insanın onurunu, çocuğun masumiyetini, toplumun huzurunu ve ümmetin birlik ruhunu hedef alan bir yıkım makinesidir. Tıpkı ayette anlatıldığı gibi, güç ve hâkimiyet ele geçtiğinde ardında bıraktığı tek şey enkaz, gözyaşı ve kan olmaktadır.
Bugün Gazze'de yıkılan sadece binalar değildir…
Kesilen ağaçlar,
Bombalanan tarlalar,
Kimyasal silahlarla zehirlenen toprak,
Katledilen binlerce çocuk,
Hiç doğamayan bebekler,
Yaşamı topyekûn hedef alan bir yok ediş…
Siyonist zihniyetin en tehlikeli yönü de budur: Hayatı sürdüren ne varsa düşmanıdır.
Ürünleri yok eder, ekini kurutur, doğayı zehirler.
Nesilleri yok eder, çocukları hedef alır, geleceği karartır.
Toplumu bozmak için ahlakı çürütür, propaganda ile zihinleri işgal eder.
Sonra tüm bunların üstüne kendini "mağdur" ilan ederek fitnesini meşrulaştırmaya kalkar.
Ama Allah bozgunculuğu sevmez.
Ve Allah'ın sevmediğini, hiçbir güç, hiçbir silah, hiçbir propaganda asla aklayamaz.
Bugün susan her ses, aslında bozgunculuğun büyümesine katkı sunmaktadır.
Ses çıkarmayan her lider, her toplum, her fert; zulmün çarkını yağlamaktadır.

18