Siyonist çete başı Netenyahu, artık sınır tanımıyor. Dün Gazze'de çocukların üzerine bomba yağdıran, Lübnan'ı, Suriye'yi hedef alan bu azgın zihniyet, bugün Katar'a saldıracak kadar küstahlaşmıştır. Artık öyle bir noktadayız ki, Netenyahu istediği zaman istediği İslam ülkesine saldırabiliyor. Ne bir yaptırım görüyor, ne de caydırıcı bir ses yükseliyor.
Bu saldırılar sadece Katar'a değil, bütün İslam ümmetine yapılmış bir meydan okumadır. Çünkü biliyorlar ki ümmetin liderleri parçalanmış, sesleri kısılmış, petrol ve makam uğruna zillete razı olmuşlardır. Kur'an'ın uyarısı apaçıktır: "Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın, parçalanmayın." (Âl-i İmrân, 103) Lakin ümmetin haline baktığımızda parçalanmışlık, suskunluk ve zilletin hâkim olduğunu görüyoruz.
Netenyahu'nun cesaretini, işte bu ihanetlerden aldığı çok açıktır. Katar saldırısı bunun en bariz örneğidir. Çünkü bugün petrol zengini körfez ülkelerinin bir kısmı İsrail ile masa başında dostluk anlaşmaları yaparken, diğer kısmı sadece kınama mesajlarıyla yetinmektedir. Rasulullah (s.a.v.)'in buyurduğu gibi: "Ümmetler, sizin üzerinize yemek yiyenlerin tabaklarına üşüştükleri gibi üşüşecekler." Bugün ümmet sofrada bir lokmadan ibaret hale gelmiştir.
Oysa Müslümanların onurunu hedef alan bu saldırılar karşısında sessiz kalmak, ihanetten başka bir şey değildir. Katar'a yapılan saldırı, yarın başka bir İslam ülkesine yapılacak saldırının provasıdır. Netenyahu ve arkasındaki siyonist güçler, ümmetin suskunluğunu test ediyor, her defasında biraz daha ileri gidiyorlar.