Modernizm: İnsanı Kökünden Koparan Sessiz İmtihan

Modernizm öyle bir şey ki; önce insanı kendi toprağından, kendi özünden utandırıyor. Köyde koyun gütmeyi hor görüp şehirlerde köpek gezdirme işini "medeniyet" diye parlatıyor. Buna alkış tutan da çok, farkına varmadan bu tuzağa düşen de…

Oysa insanın değeri, yaptığı işin adıyla değil; işin içindeki niyet, emek ve helâl lokmayladır.

Rabbimiz, "İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır." (Necm 53/39) buyurarak insanın değerini soyda sopta, şehirde köyde, makamda mevkide değil; yalnızca emeğinde ölçmüştür.

Ama modern dünya, emeği değil vitrini büyütüyor. Kökü değil süsü öne çıkarıyor.

Köyün Bereketi, Şehrin Görkemi

Bugün koyun güden gencin elindeki değnekle alay edenler, şehirde köpek gezdiren birinin elindeki tasmayı "modern iş" diye övüyor. Halbuki Allah Resûlü (sav), sade hayatı, helâl kazancı ve toprağa bağlı emeği överek şöyle buyuruyor:

"Rızkın onda dokuzu ticarettedir; fakat en hayırlı rızık, kişinin kendi elinin emeğiyle kazandığıdır."

(Taberânî)

Köyde alın teriyle, helâl lokma için dağa çıkan çoban, belki de şehirde "modern hayatın figüranı" olmuş nice insandan daha izzetli, daha huzurlu, daha fıtrata uygundur.

Modernizm: Parlak Bir Kandırmacanın Adı

Modernizm, insanı özgürleştirdiğini söylerken, aslında en büyük esarete itiyor:

Kendi fıtratından uzaklaşma esaretine…

Allah Teâlâ buyuruyor ki:

"O halde yüzünü hanif olarak dine, Allah'ın fıtratına çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur."

(Rûm 30/30)

Fıtratın yolu doğallıktan, sadelikten, emekten geçer. Fakat biz ne yaptık

Toprağın bereketini küçümsedik, betonun gölgesine sığındık.

Doğal olanı geri, yapay olanı ileri saydık.

Köylüyü kırsalda kalmakla suçladık; şehirde sınırsız tüketimi medeniyet sandık.

Oysa Allah Resûlü (sav) şöyle buyuruyor:

"Dünya geçici bir metadır; asıl hayat ahiret hayatıdır."

(Buhârî)

Modernizmin gösterişli ama boş vitriniyle ölçsek, koyun güden bir çoban küçüktür.

Ama hakikatin terazisine koysak, niyeti halis, lokması helâl bir çoban; sabah namazının ardından sürüsünü Allah'ın behâmetli dağlarında güderken meleklerin bile şahitlik ettiği bir ibadet içindedir.

Kendi Kökünden Utanan Bir Nesil

Bugün birçok genç, toprağını, köyünü, emeğini küçümsemek üzere programlanıyor. Modernizm, kökünden utanmayı "ilerleme", yabancılaşmayı "özgürlük" sanıyor.

Hâlbuki Peygamber Efendimiz (sav), tevazuyu, sadeliği, emekle kazanmayı övüp şöyle buyuruyor:

"Kim helâl lokma kazanmak için çalışırsa, Allah yolundadır."

(Taberânî)

Bugün helâl lokma arayışını köyde bulan çoban, şehirde ışıklı plazalarda hakikati kaybetmiş nice insandan daha değerli bir yürüyüş içindedir.