Sizin davranışlarınıza bakıp da Müslümanlığa özenen kimseler yoksa, imanınızı bir kez daha gözden geçirin. Çünkü İslam, sadece secdede değil; bakışta, sözde, tebessümde, adalette, merhamette, cömertlikte, sabırda ve ahlakta görünür. Bizim en büyük davet aracımız minarelerden yükselen ezan değil, kalplerden yükselen güzel ahlaktır.
Ne yazık ki bugün, Müslüman olduğunu söyleyen nice insanın elinden emin olmayan komşusu, dilinden zarar gören kardeşi var. Müslümanlığın ağırlığını taşımadan, sadece adını taşımakla övünen bir toplum olduk. Hâlbuki Efendimiz (s.a.v.), "Müslüman, elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir" buyuruyor. Peki biz bugün emin insanlar mıyız
Ticarette güven kaybolmuş, dostluk çıkarla ölçülür olmuş, selam bile menfaate göre verilmiş… Sonra da "Neden kimse bizden etkilenmiyor, neden gençler uzaklaşıyor" diye yakınıyoruz. Oysa İslam, yaşanarak anlatılır; kitaplarla değil, kalplerle hissedilir.
Bir gayrimüslim, bir mazlum, bir yoksul bizim hâl ve hareketlerimize bakıp "Ben de böyle bir dinin mensubu olmak isterim" diyebiliyorsa, işte o zaman imanımız tebliğdir. Ama kimseye umut, huzur, güven ve adalet veremiyorsak, iman sadece dilimizdedir, kalbimize uğramamıştır.
Bugün İslam'ın düşmanı dışarıda değil, içimizdeki samimiyetsizliktedir. Namazla yıkanan ellerin haksızlığa uzanması, oruç tutan dillerin gıybetle kirlenmesi, hacdan dönen gönüllerin dünya sevgisine bulanması kadar acı bir tablo olabilir mi

14