Zaman değişiyor, toplum değişiyor, alışkanlıklar değişiyor. Dün yanlış olan bir davranış bugün normalmiş gibi gösterilebiliyor. Dün ayıplanan, bugün alkışlanabiliyor. Ama hakikat değişmez. Haram haramdır, helal de helaldir. İnsanların çoğunluğu bir şeye onay verdi diye, Allah katındaki hükmü değişmez.
Bugün maalesef bazı değerler kültürleşmiş, adetleşmiş, hatta modernleşme adı altında makulleştirilmiş olabilir. Fakat unutmayalım ki, haram bir elbise giydirilerek helale dönüşmez. Günaha bin türlü kılıf uydurulsa da günah olmaktan çıkmaz.
Toplumda sıkça rastladığımız bir yanılgı var: "Herkes yapıyor, demek ki yanlış değil." Oysa ki yanlış, yanlışlığını sürdürür; kalabalıklar ona destek verse de. Doğru ise doğrudur; tek başına bir kişi savunsa bile. Tarih bize göstermiştir ki, hakikat çoğu zaman yalnızların dilinden yükselmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz şöyle buyurur:
"Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar." (En'âm, 116)
Yine başka bir ayette şöyle buyrulur:
"Onların çoğu ancak zanna uyar. Şüphesiz zan, haktan hiçbir şeyin yerini tutmaz." (Yunus, 36)
Demek ki ölçü kalabalıklar değil, ölçü Allah'ın kitabıdır. Çünkü hakikat toplumun rüzgârına göre yön değiştirmez.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur:
"Helâl bellidir, haram da bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır ki, insanların çoğu onları bilmez. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa dinini ve ırzını korumuş olur." (Buhârî, Îmân 39; Müslim, Müsâkât 107)
Günümüzde nice günahlar normalleştiriliyor:
Faiz sistemin bir gerçeği diye sunuluyor, oysa Allah "Allah faizini mahveder, sadakaları ise bereketlendirir" (Bakara, 276) buyuruyor.
İsraf modern tüketim kültürüyle hayat tarzı haline geliyor, oysa "Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez" (A'râf, 31) buyruluyor.