Gökyüzüne Savrulan Para, Toprağa Düşen Vebal

Düğünler, bayramlar, kutlamalar… Sevinçlerimizi paylaşmak, Allah'ın bizlere bahşettiği nimetleri şükürle karşılamak elbette güzeldir. Fakat son yıllarda bu sevinçlerin ifadesinde ölçüyü kaçırdığımız ortada. Gökyüzünde patlayan havai fişeklerin rengârenk görüntüsü, perde arkasında hem büyük bir israfın hem de doğaya ve canlılara verilen zararın habercisi.

Havai fişek, göz boyayan bir eğlenceden ibaret değil; doğaya salınan zehirli gazlar, gökyüzüne karışan ağır metaller, hayvanların korkuyla yuvalarını terk etmesi, bebeklerin uykusunun bölünmesi, yaşlıların rahatsızlanması… Kısacası hem Allah'ın yarattığı mahlûkata hem de bize bir eziyet.

Oysa Rasulullah "Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların (ve insanların) emin olduğu kimsedir" (Buhârî, Müslim) buyuruyor. Birkaç dakikalık keyif uğruna, insanları ve hayvanları korkutmak, doğayı kirletmek bu ölçüye sığar mı

Mesele sadece zarar değil, israf boyutu da büyük. Binlerce, on binlerce lira… Rabbimiz, "İsraf edenler, şeytanların kardeşleridir" (İsrâ, 27) buyurarak ölçüsüz harcamanın manevi vebalini haber veriyor. Bu paralarla yetimler sevindirilebilir, yoksullar doyurulabilir, ihtiyaç sahiplerinin duaları alınabilirdi.

Üstelik bu gösterilerin risk boyutu da azımsanacak gibi değil. Geçmişte havai fişek fabrikalarında yaşanan patlamalar, düğünlerde kontrolsüz atılan fişeklerin sebep olduğu yangınlar hâlâ hafızalarımızda. Peygamber Efendimiz "Zarar vermek de, zarara zararla karşılık vermek de yoktur" (İbn Mâce, Dârimî) buyurmuşken, sadece neşe uğruna başkalarının canını ve malını tehlikeye atmak nasıl caiz olabilir