Evlerimiz ve ailelerimiz, anne ve babalarımızın yöneticisi oldukları İslâm devletlerimizdir. Nasıl ki bir devletin en önemli görevlerinden birisi toplumun ahlakını ve nesillerini muhafaza etmek için harama giden yolları kapatmaksa, Müslüman anne ve babaların en önemli vazifeleri de evlerinde ailelerini ve çocuklarını harama sürükleyebilecek tehlikelerle ilgili gerekli tedbirleri alabilmektir.

Kur'ân-ı Kerîm'de Rabbimiz şöyle buyurur:

"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun." (Tahrîm, 6).

Bu ayet bize, ailemizin hem en büyük emanetimiz hem de en ağır sorumluluğumuz olduğunu göstermektedir.

Peygamber Efendimiz ise şöyle buyurur:

"Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz. Erkek ailesinin çobanıdır ve ailesinden sorumludur. Kadın da kocasının evinde çobandır ve o da evinden sorumludur." (Buhârî, Müslim).

Bugünün dünyasında aileyi tehdit eden en büyük unsurlardan biri, medya eliyle evlerimize sızan kirli içeriklerdir. Televizyon dizileri, yarışma programları ve gündüz kuşağı yayınları; sadakatsizliği normalleştirmekte, mahremiyeti değersizleştirmekte ve tüketim kültürünü çocuklarımızın zihinlerine işlemektedir. Bir milletin ahlâkını yok etmenin en kolay yolu, onun aile yapısını çökertmektir. Ne yazık ki ekranlardan yayılan bu olumsuz içerikler, tam da bunu hedef almaktadır.

Hâlbuki Rabbimiz uyarıyor:

"Şeytan, içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçmez misiniz" (Mâide, 91).