Bankalar üniversite öğrencilerini faizle esir alıyor

Üniversite kampüslerinin kapılarında artık sadece kitaplar, hayaller ve umutlar yok. Bir de bankaların pırıl pırıl broşürleri var. "Öğrenciye özel", "düşük faizli eğitim dönemi", "hemen onay" "anında kartın yanında" gibi masum görünen cümlelerin ardında ise gençliği borçla terbiye etmeye çalışan kirli bir düzen yatıyor.

Henüz hayatın başında olan, düzenli geliri olmayan, ekonomik okuryazarlığı gelişmemiş üniversite öğrencilerine kredi ve kredi kartı vermek ticari bir faaliyet değil, açıkça bir sömürü mekanizmasıdır.

Bu, gençliği üretmeden tüketmeye, kazanmadan borçlanmaya, düşünmeden harcamaya alıştırmaktır. Ve sonunda ne olur Faiz borcu altında ezilen, icralık olan, psikolojik olarak çöken bir gençlik ortaya çıkar.

Bankalar çok iyi biliyor:

Bu öğrenciler borcunu zamanında ödeyemeyecek.

Bu öğrenciler faize düşecek.

Bu öğrenciler yıllarca bankaların müşterisi – daha doğrusu esiri – olacak.

Peki bu bilinçle kredi vermek neyin göstergesidir

Cevap nettir: Etik dışıdır, ahlaki değildir, vicdansızlıktır.

Daha üniversite sıralarında faize alıştırılan bir gençlikten nasıl bir gelecek beklenir Borçla büyüyen bir zihin özgür düşünebilir mi Faiz sarmalına sokulan bir öğrenci ilme, üretime, ahlaka nasıl odaklanabilir

Bu mesele sadece ekonomik bir sorun değildir.

Bu, ahlaki bir krizdir.

Bu, sosyal bir çürümedir.

Bu, geleceğin ipotek altına alınmasıdır.

Devletin görevi bankaların kârını korumak değildir. Devletin görevi gençliğini korumaktır. Üniversite öğrencisine kredi kartı pazarlamak, henüz mesleği olmayan bir genci borçlandırmak derhal sınırlandırılmalı, hatta yasaklanmalıdır.