Şehit çok…
Yıkım büyük…
Gazze'nin her sokağı, her taşında kanın kokusu, yetimin çığlığı, annenin gözyaşı var.
Ama bir şey daha var: Onur.
Bir şey daha var: Direniş.
Ve bir şey daha var ki, İsrail'in en ağır yenilgisidir: Siyonizmin ruhunun yıkımı.
Batı'nın beslediği, Arap saraylarının sessizliğiyle büyüyen o siyonist canavar, bu kez çelik duvarlarının ardında korkuyu tattı.
Tankları, uçakları, füzeleri vardı; ama ruhu yoktu.
Karşısında, yıkık duvarların gölgesinde Allah'a sığınan, kefenini giyip şehadete yürüyen bir halk vardı.
O halkın adı Filistin, o halkın sancağı Hamastı.
Bugün bir ateşkes ilan edilmiş olabilir.
Ama bu ateşkes, bir yenilgi değil; imanın zaferidir.
Siyonizm, tarihinin en karanlık gecesini yaşıyor.
Çünkü fark etti ki:
Gazze yıkılabilir ama Gazze ruhu asla teslim alınamaz.
İsrail sanıyordu ki bombalarla direnişi bitirebilir.
Oysa her yıkılan evin altından yeni bir yiğit doğdu.
Her şehidin ardından yeni bir intifada ruhu yükseldi.
Ve bugün, dünya yeniden anladı ki; "küçücük bir toprak parçası" değil, ümmetin kalbi direniyor orada.
Hamas, sadece bir örgüt değil; ümmetin onurunu temsil eden bir direniş mirasıdır.
O, Kur'an'dan aldığı inançla, ümmetin sustuğu yerde konuşan, korkunun hüküm sürdüğü anda Allah'a tevekkül eden bir ses oldu.
Bu ateşkes, o sesin sustuğu değil; aksine dünyaya duyurulduğu andır.