Ahirette Karşılaşmamak İçin

Bazı insanlarla bu dünyada aynı fotoğraf karesinde yer almak için harcadığımız emeğin milyon katını, ahirette karşılaşmamak için harcayacağız.

Düşünün… Bugün bir makam sahibinin yanında görünmek, bir ünlünün gölgesinde boy göstermek, bir davette en ön sırada yer almak için nice zahmetlere katlanıyoruz. Sırf bir karede yan yana çıkabilmek için değerlerimizi, inançlarımızı, bazen de onurumuzu feda ediyoruz. Oysa unuttuğumuz büyük hakikat şudur: Dünya fotoğrafları gelip geçicidir, ahiretteki karşılaşmalar ise ebedîdir.

Kur'an bizi uyarıyor:

"O gün dostlar birbirine düşman kesilir; yalnızca takva sahipleri müstesna." (Zuhruf, 67)

Demek ki bugün uğruna çabaladığımız dostluklar, yarın mahşer meydanında elimizi kolumuzu bağlayacak zincirlere dönüşebilir. Dün yan yana durmaktan gurur duyduğumuz kişiler, yarın cehennemin kapısında bize yük olacak. Nitekim Kur'an'da o pişmanlık şöyle dile getirilir:

"Yazıklar olsun bana! Keşke falancayı dost edinmeseydim." (Furkan, 28)

Öyleyse mesele, bu dünyada kiminle aynı karede olduğumuz değil; ahirette kiminle aynı kaderi paylaştığımızdır. Bir fotoğraf albümünde yer almak için uğraşırken, ebedi hayatımızı karartacak dostluklara tutunmak ne büyük bir gaflettir!