Ahiretin Limitini Bu Dünyada Tüketmeyin

İnsanoğlu acelecidir… Gözünün önündekine meyleder, elindekini kaybetmemek için uğraşırken aslında sonsuzluğu kaybettiğini fark etmez. Rabbimiz buyuruyor:

"Kim âhiret kazancını isterse onun bu kazancını arttırırız; kim dünya kazancını tercih ederse ona da bundan veririz; ama onun âhirette hiçbir nasibi olmaz." (Şûrâ, 20)

Bu ayet, hayatın özünü tek cümlede özetler. Rabbimiz bize seçim hakkı verir: Ya bu dünyanın sınırlı süsü, ya da ahiretin sonsuz mükâfatı. İkisi birden olmaz. Dünya kazancına odaklananın nasibi bellidir: "Ona da bundan veririz" diyor Allah… Yani isteğini alır, belki malı olur, mevkii olur, insanlar arasında parlayan bir ismi olur… Fakat ardından gelen o sarsıcı ifade, her şeyin hükmünü bitirir: "Ama onun âhirette hiçbir nasibi olmaz."

Ne büyük kayıptır bu! Sonsuzluğu birkaç nefeslik dünya hazzına değişmek… Ahiretin sermayesini, geçici menfaatlere harcamak… Allah'ın verdiği imkânı, şöhreti, makamı, ilmi ya da ömrü sadece dünyalık menfaat için tüketmek… Bu, ahiretin limitini dünyada harcamaktır.

Oysa mü'min bilir ki, bu dünya bir imtihan salonudur. Kazanmak değil, hazırlanmak yeridir. Burada alın teri dökmeyen, orada rahmet bekleyemez. Burada Allah için ağlamayan, orada sevinç gözyaşı dökemez. Burada sabırla, adaletle, infakla, tevazuyla yürümeyen; orada cennet yollarını bulamaz.

Nice insanlar vardır ki dünyada yıldız gibi parlar, ama kabir kapısında ışığı söner. Nice garip kullar vardır ki bu dünyada kimsenin dikkatini çekmez, ama Rabbin huzurunda yıldızlar gibi parlar. Çünkü onlar kazançlarını âhiret hesabına yatırmışlardır.