Fas'ın meşhur filozoflarındanTaha Abdurrahman'ın kitapları son birkaç yıldır Türkçeye de tercüme edilmeye başlanmıştı. Fakat neredeyse hiç ses getirmemişti.Birdenbire devreyeMehmet Görmezve ekibi girdi. Tabiri caizse bir anda ülkemizde Taha Abdurrahman rüzgârı estirdiler. Üç gün boyunca (23-25 Temmuz) İDE'den İSAM'a Gazi Üniversitesi'nden Külliye'ye kadar pek çok noktada konferanslar verdirdiler, sohbetler ettirdiler. Gençlerimize"dinde yeni bir çığır açacak âlim"diye sundular!..
Mehmet Görmez, Taha Abdurrahman'ın kitaplarının Türkçeye çevrilmesinin de mimarı idi. Diyanet Başkanlığı görevi sona erdiğinde bu işe öncülük ettiğini Taha Abdurrahman'ın"Dinin Ruhu"kitabına yazdığı takrizde ifade edecektir. Görmez'in, Taha Abdurrahman sevdası acaba nereden geliyordu İki hafta önce bu konuda bir makale kaleme almış ve fikirlerine ise sonra değineceğimi belirtmiştim.Sorbonne yetiştirmeli, fötr şapkalı Taha Abdurrahman, felsefe ile dinde neyi hedeflemekteydi!Hangi konuda yenilikler getirmekteydiMehmet Görmez'in tanımıyla"yeni bir İslam felsefesi inşa etmeyi"hedeflerken ne gibi projeleri vardı.Aslında kitaplarının ismi dahi bize bazı ipuçları veriyordu. Mesela eserlerinden birinin adı"Dinî amel ve aklın yenilenmesi"idi. Taha Abdurrahman aklın yenilenmesi konusunda yeni bir paradigma açabilir fakat dinî amelleri nasıl yenileyecek neler ortaya koyacaktı Aynı şekilde başka bir eserinin adı da"Amel Sorunsalı"idi. Amel yani ibadetler konusunda ne gibi problemler vardı Taha Abdurrahman bu iddialı başlıklarla yeni bir dini ameller manzumesi mi ortaya çıkaracaktı!..Keza başka bir eserine de"Hakikat Arayışı"adını vermişti. Burada da hakikatin henüz ortaya konmadığı mı iddia ediliyorduEserlerini incelediğinizde bu konuda iddialı ve tehlikeli bazı projelerini görmekteyiz.Taha Abdurrahman bilhassa felsefenin önemli isimlerindenİbn Rüşt'ü çok keskin bir şekilde tenkit etmektedir.Bu tenkitlerden birisi de"İbn Rüşt fıkıh yoluyla felsefe ve felsefe yoluyla da fıkıhta özgün bir düşünce ve bilgi inşası yapmamıştır", şeklindedir. (Hakikat Arayışı, s.124)İbn Rüşt, felsefe yoluyla nasıl bir fıkıh inşası yapacaktı ve Taha Abdurrahman ondan bu konuda ne bekliyordu İslam fıkhı mezhep âlimlerimizce ve fakihlerce ortaya konulmamış mıydıTaha Abdurrahman muhtemelen bu konuda menfi bir düşünceye sahip olduğundan en büyük hedefinin "felsefe fıkhı"olduğuna değinmekte ve şöyle ifade etmektedir:"Sarsılmaz bir kanaate sahibim ki felsefe fıkhı projesi Allah'ın izniyle tüm bölümlerini bitirdiğimde felsefeyle uğraşan Arap bireyin müstağni kalamayacağı esas unsurlardan biri hâline gelecektir. Yakinen inanmaktayım ki felsefe fıkhı projesine bu cihetten gösterilecek önem gidecek artacak ve zirvesine ulaşacaktır."(Hakikat arayışı, s.118)İşte Görmez ve ekibinin hararetle beklediği budur. Âyetleri ve hadisleri istedikleri gibi değerlendirecekler, şekillendirecekler ve arzularına göre yeni bir din manzumesi ortaya çıkaracaklardır!..Zira İslâmiyet'in hükümlerini bildiren ilme"Fıkıhilmi"denilmiştir. Fıkıh bilgilerini bilen kimseyeFakîhdenir. Fıkhın kaynaklarını ve bunlardan hüküm çıkarma yöntemlerini inceleyen bilim dalına iseUsûl-i Fıkıhdenilmektedir.Fıkıh ilminin ana kaynakları Kur'ân-ı kerim, hadis-i şerifler, icma-ı ümmet ve kıyâstır.Dolayısıyla felsefe yoluyla fıkıh inşa etmek dini tamamen aklına uydurmaktan başka bir şey değil midirÖnderi İbn Teymiyye!Taha Abdurrahman kesin olarak taklidin karşısındadır. Bu düşüncesini"Taklitten nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden nefret etmedim. Ümmetin hayatında ondan daha zararlı bir yol görmedim"demektedir. Bu noktada İbn Rüşt'ü tenkit ederek;"Onun felsefe alanında taklide yaptığı çağrının en kötü tarafı bizi düşüncesi, tarihin en eski çağlarına ait olanları taklide davet etmesidir", der. İbn Rüşt ile Aristo arasında on beş asır bulunduğunu belirtir.Taha Abdurrahman bu noktada son derece mantıklı izahlar ortaya koyarken sonrasında ise âdeta insanları hatanın dibine sürüklemektedir."Hak olan taklit bile bana zül gelir"ifadesi gerçekten felsefenin insanı getireceği felaket noktasını göstermektedir. (Hakikat Arayışı, s.130-131)Taha Abdurrahman'ın bu düşünce yapısıyla mezheplere ne gözle baktığı ve mezhepleri taklit eden Müslümanlara nasıl bir mesaj vermiş olduğu apaçık meydandadır.Taha Abdurrahman felsefenin doğasında olduğu üzere kendisinden önceki dinde modernist, reformcu ve tarihselci şahısları eleştiriye tabi tutarken okuyucuya Ehl-i sünnet itikadını referans göstermez. Kendisi de İslami yenilenmenin mutlak gerekliliğine dair tezler geliştirir ve yöntemler sunar.Peki"Taha Abdurrahman'ın önderi ve en fazla etkilendiği kişi kimdir"diye sorarsanız karşımıza aşina olduğumuz bir isim çıkacaktır. O kişiİbn Teymiyye'dir. Bu zat 13. asırda olduğu gibi günümüzde de eserleriyle en büyük fitne kaynağıdır. Fikirleri Vehhabiliğin doğuşunda da başrolde olmuştur. Ehl-i Sünnet âlimlerince hakkında yüzlerce reddiye yapılmıştır.Bütün bunlara rağmen Taha Abdurrahman'ın İbn Teymiyye'ye bakışı hayranlık uyandıracak tarzdadır. Onu sıradan bir mantıkçı olarak görmez. Müceddid bir mantıkçı olarak değerlendirir.İbnTeymiyye'nin hakkıyla anlaşılamadığını ifade eder. Ne taraftarı olan Selefîler ve ne de muhalifleri tarafından hakkında layıkıyla bir çalışma yapılmamıştır, diye hayıflanır. OnuFarabiveİbn Sinagibi büyük filozoflardan daha yenilikçi olarak görür.Selefîolmayanları (Ehl-i sünnet mensuplarını işaret ediyor) mantıkta yeteri derecede nasipleri yok, diyerek tavsif eden Taha Abdurrahman, aslında İbn Teymiyye'den neden uzak durulduğunun farkındadır. Nitekim;"İbnTeymiyye'ye yönelik itikadi tutumları ondan istifade etmelerine engel teşkil etmiştir"diyerek istemeyerek de olsa bu durumu belirtir.Selefîleri ise,"İbn Teymiyye'nin mantığını kavrayamamak ve onun sözlerini bilinçsizle tekrarlamakla yetinmişler"diyerek eleştirir. (Hakikat Arayışı, s.70-71)Evet, İbnTeymiyye'nin ilimdeki derinliğine kimsenin söz söylemesi mümkün değildir. Ancak ilimde yükseklik, insanın doğru itikat sahibi olduğunu göstermez!..Nitekim İbn Teymiyye için,"ilminin kendisini sapıttırdığı kimse"dediler. Yüzlerce Ehl-i sünnet âlimi onun pek çok fikrine reddiye yaptı. Taha Abdurrahman ise bütün bu reddiyeleri görmezden gelmektedir.İbn Teymiyye'yi önder gibi Müslümanlara tavsiye eden Taha Abdurrahman'ın