CUMA DİVANI

Hangi davanın adamı Osmanlı küçük bir beylik iken medeniyetin hemen her alanında atılımlar yaparak dünyanın bir numarası olma yolunda haşmetli adımlarla ilerlediler. Bu başarının en önemli faktörlerinden biri de bir davanın adamı olmaları idi. Bir bakıma onlar için sadece davaları ve hedefleri vardı. Bu hedefi de Ertuğrul ve Osman Gaziler çizmişlerdi. Ertuğrul Bey Anadolu'ya gelişlerini; Maşrıktan gelirim Ertuğrul'dur adım Gazadır Rum'a gelmekten muradım Diye belirtirken Osman Gazi de; Maksadımız Din-i Huda'dır bizim Mesleğimiz râh-ı Huda'dır bizim Kuru kavga ve cihangirlik değil Şâh-ı Cihan olmaya dava değil Diyerek kalplere ve zihinlere nakşetmişlerdi. Onların yanlarına gelenler de aynı aşk ve heyecan ile gaza yoluna atılıyor ve o dava elbisesini çelik bir zırh gibi kuşanıyorlardı... Din ü devlet mülk ü millet düşüncesi olunca dargınlık, küskünlük, kırgınlık rafa kalkıyordu. Önceki hafta Eflak ve Mora'da cihad hareketinin efsanevi simalarından Turahan Bey'den bahsetmiştim. Buna rağmen Turahan Bey, İzladi muharebesindeki başarısızlığı ve peşinden geri çekilen Macar ordusunu takipte gösterdiği ihmali yüzünden Vezir-i azam Çandarlı Halil Paşa'nın da tesiriyle Tokat'a sürgün edilmişti. Bir müddet burada kalan Turahan Bay Varna Savaşı için orduya davet edildiğinde yine koşarak gelmiş ve zaferin kazanılmasında büyük pay sahibi olmuştu. Çünkü onlar için tek maksat vardı. İ'lâyı kelimetullah davası idi. Ancak Osmanlıların son döneminde bu anlayış gittikçe bozuldu. İ'lâyı kelimetullah yani Cenab-ı Hakkın ismini yüceltmek aşkının yerini mevki, makam, para veya benlik duyguları aldı. Günümüzde ise bu sakil zihniyet zirve devrini yaşamaktadır. Dün liderinin yanında gece gündüz dava nutukları atanlar, liderini göklere çıkaranlar en küçük bir küskünlükte savunduğu davanın tam karşı bir noktasında yerini almaktadırlar. Dün bölücü, hain, alçak vesair sıfatlarla andıkları ile bir araya gelerek yan yana omuz omuza mücadele etmekte bir beis görmemektedirler. Keşke Turahan Bey gibi yüzlerce kahramanımızı dizilerle filmlerle daha iyi tanıtabilseydik. Onların hayatlarından ibret alabilmeyi gençlerimize verebilseydik. Oysa reyting ve para uğruna o fırsatları da hoyratça harcadık. Dünya bizi izliyor yaygarasıyla günümüzü gün ettik. Kadın ve kızları kaçırtıp kurtarmaktan başka bir hünerimiz olmadığı meydandadır. Sonunda tarihî diziler de kimsenin ilgisini çekmemeye başladı. Üstad Necip Fazıl Kısakürek Bey'in; Tarih kutuplara kaçmış bir fener Buz denizlerinde çakar başıboş Diyerek ifade ettiği ruhsuz tarih anlayışını kırıp, gençlerimize aşk ve heyecan katacak ahlak ve fazilet kazandıracak metodunu bir türlü geri getiremedik. Turahanoğlu Ömer Bey! Turahan Bey bir taraftan cihad hareketi ile meşgul iken bir taraftan da gaza ve cihad ehli evlatlar yetiştirmişti. Onun akıncı beyi oldukları anlaşılan iki oğlundan Ahmed, Teselya'nın idaresini babasından sonra üstlendi. Bununla birlikte Ömer Bey'in de Fatih Sultan Mehmed'in 1456 Mora Seferinin ardından bölgenin muhafazasıyla görevlendirildiği bilinmektedir. İki kardeşin ortak hareket ettiği, fakat kaynaklarda daha