Şuhûr-u Selâse! Üç Aylar'ın feyzi ve sırrı..!

Şuhûr-u Selâse! Üç Aylar'ın feyzi ve sırrı..!

AHMET MARANKİ

"Hâ mîm! Helal ile haramı açıkça bildiren bu Kitab'a yemin ederim ki, şüphesiz biz onu mübarek bir gecede indirdik. Biz onunla uyarmaktayız. O öyle bir gecedir ki her hikmetli iş tarafımızdan çıkan bir emirle ayrılır, (karara bağlanır.)" Duhan Suresi-, 44/1-4

ŞUHÛR-U SELÂSE'NİNMESAJI!!!

Hakîkat-i İslâmiye'nin parlak bir lem'ası ve rahmet-i Rahmân'ın geniş bir sofracısı hükmünde olan Receb-i Şerif, Şaban-ı Muazzamve Ramazan-ı Mübareği, ümmet-i Muhammediye'yi (a.s.m.) mânevî bir şuûr seliyle yıkayıp temizlemeye geliyor.

Bu üç aylar, nevm-i gaflet içinde olanlara ayrıve gözü ve gönlü açık ehl-i iman için ayrıca, bir kudsî mektep; günahlarla kararan kalpler için, bir mânevî cilâ ve safâ; günâh-ı kebâir ile yaralanan ruhlar için, bir ilâç hükmündedir.

Ehl-i Hakikat için ise ubudiyet-i insaniyenin en kudsi bir pazarı ve meşheri hükmündedir. Nurlara Nur katar…!

Bir haseneyi yüzlere, binlere ve on binlere iblağ eder!!!

Mü'min, bu mübarek vakitleri, fânî ve geçici lezzetlerden sıyrılıp, bâkî ve ebedî lezzetlere yelken açmak için bir fırsat-ı azîme bilmelidir.

RNK'DAN ÜÇ AYLAR MÜJDESİ!

"Maddî hava fena ise, fena tesir ediyor.

Manevî hava da bozulsa, herkesin istidadına göre bir sarsıntı verir.

Şuhur-u selâse ve muharremede Âlem-i İslâm manevî havası, umum ehl-i imanın âhiret kazancına ve ticaretine ciddî teveccühleri ve himmetleri ve tenvirleri o havayı safileştiriyor, güzelleştiriyor.

Müdhiş ârızalara ve fırtınalara mukabele ediyor.

Herkes o sayede ve sayesinde derecesine göre istifade eder.

Fakat o şuhur-u mübareke gittikten sonra, âdeta o âhiret ticaretinin meşheri ve pazarı değiştiği gibi; dünya sergisi açılmağa başlıyor.

Ekser himmetler, bir derece vaziyeti değişiyor.

Havayı tesmim eden buharat-ı muzahrefe o manevî havayı bozar.

Herkes derecesine göre ondan zedelenir.

Bu havanın zararından kurtulmak çaresi, Risale-i Nur'un gözüyle bakmak ve ne kadar müşkilât ziyadeleşse kudsî vazife itibariyle daha ziyade ciddiyet ve şevkle hareket etmektir."

Kastamonu lahikası- 66

BEDİÜZZAMAN;

GÜNÜMÜZDE DE KARANLIK VE FİTNE, NİFAK RÜZGÂRLARIN ESTİĞİ ANADOLUMUZDA VE ORTA DOĞU'DA VE İSLAM DİYARI'NDAKİ AYDINLANMA KAPISINIŞUHÛR-U SELÂSE'DE! BİZE GÖSTERİYOR!

Receb'i Şerif; bu ayda atılan tohumlar, yapılan hayırlar, edilen istiğfarlar, sanki âlem-i şehadette yankılanmadan, doğrudan Rabb-i Rahîm'in hazinesine akar.

Şaban-ı Muazzam ise,Resûl-i Ekrem Efendimiz'in (a.s.m.) "Şaban, benim ayımdır"hadîs-i şerifinin işaretiyle, bir "şehr-i risâlet"tir.

Ramazan-ı Şerife; perestişkârâne bir hürmetle hazırlanma vaktidir. Ramazan ise, bir "şehrullâh"tır; doğrudan doğruya bir mah-ı İlâhîdir. On bir ayın sultanı, Kur'an ayı, sabır ayı, rahmet ayıdır. Onun hürmetine, rıza-yı İlâhî semavî sofralarını mü'minlere serer.

Bu ayların içinde, nuranî kandiller yanar:

Recep Şaban ve Ramazan ayındaki Bu geceler, gafletle söndürülmüş kalp kandillerini yakmak için emr-i İlâhî ile gelmiş fırsatlardır. Hakikatbin zatlar için yolu gözlenen emsalsiz aylar ve gecelerdir.

Bu mübarek mevsimde yapılacak ibadetler, ibadetlerin en kıymetlilerindendir.

Zira Hazret-i Peygamber (a.s.m.) "Receb Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ümmetimin ayıdır."