İhlas Risalesi!

İhlas Risalesi!

AHMET MARANKİ

Her işimizde gayemiz;

Allah'ın rızasını kazanmak! Kulların duasını almak olmalıdır!!!

"Muhakkak ki sen de öleceksin, onlar da ölecekler."(Zümer, 39/30);

"Her nefis ölümü tadıcıdır..."(Âl-i İmrân, 3/185)

Bu gibi ayetleri kendine rehber edinen bir insan, Allah'tan başka her şeyin ve herkesin fâni olduğunu, onların teveccühünü kazanmaya çalışmanın insanlara uhrevinoktada hiçbir saadet getirmediğini anlar ve ona göre hareket eder!

Kabristanlardan ibretlik alacağımız dersler var..!

Kabristanlarda inananlar-inkâr edenler, salihler-günahkârlar, asiler-muhsinler, kazananlar-kaybedenler, alkışlananlar-alkışlayanlar, zenginler-yoksullar, ezenler-ezilenlerle vs. ile hayatını doldurmuş mevtalarla dolu..! Hepsi kabristanlarda birlikte yatıyor..!

Lakin orada dünyada kendisiyle beraber yukarıda sayılan hasretleri beraber yaşadı ne eşi ne çocukları ne de dostları ne de kendisine kötülük yapacak insanlar var ..!

Herkes kabristanda kendi ameli ile baş başa..!

Herkes kendi hesabını vermekle meşgul..!

EN BÜYÜK GAYEMİZ:

RIZA'YI İLAHİ OLMALIDIR!

Allah celle celalühu Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor!

"İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz elden gider.»(Enfâl Sûresi, 8:46.)

"Allah için kıyamda bulunup Ona kulluk edin."(Bakara Sûresi, 2:238.)

"Nefsini günahlardan arındıran, kurtuluşa ermiştir. Nefsini günaha daldıran ise hüsrana düşmüştür."(Şems Sûresi, 91:9-10.)

"Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin."(Bakara Sûresi, 2:41.)

KALELER İHLASLA FETHEDİLİR!

Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas;

en büyük bir kuvvet,

en makbul bir şefaatçi,

en metin bir nokta-i istinad,

en kısa bir tarik-i hakikat,

en makbul bir duâ-i mânevî,

en kerametli bir vesile-i makasıd,

en yüksek bir haslet,

en sâfi bir ubudiyet, ihlâstır!

Madem ihlâsta mezkûr hassalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var. Ve madem bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid'alar, dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde,gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'âniyeomuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş. Elbette, herkesten ziyade, bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz.

ALLAH'IN AYETLERİNİ DEĞİŞTİRMEYİNİZ!!!

Benim ayetlerimi az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin.(Bakara -41) âyetindeki şiddetli tehditkârâne nehy-i İlâhîye mazhar olup,saadet-i ebediye zararına, mânâsız, lüzumsuz, zararlı, kederli, hodfuruşâne, sakîl, riyâkârânebazı hissiyat-ı süfliye ve menâfi-i cüz'iyenin hatırı için ihlâsı kırmakla, hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz edilmiş olur!

HAYIRLI İŞLERİN MANİLERİ ÇOK OLUR!!!

Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır.

Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir. İhlâsı kıracak esbabdan yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz!

İHLAS'I KAZANMAK!!

Şüphesiz nefis daima kötülüğe sevk eder-ancak Rabbim rahmet ederse o başka. (Yusuf Sûresi: 12:53) demesiyle, nefs-i emmâreye itimad edilmez. Enâniyet ve nefs-i emmâre sizi aldatmasın.

İhlâsı kazanmak ve muhafaza etmek ve mânileri def etmek için esas olan Allah'ın rızasını kazanmak yanında yaptığımız işlerde kulların duasını almak esastır!

Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.