Şiddetin kuralı yok ama bir cezası olmalı!

Türkiye'de kadın, çocuk ve hayvanlara yönelik şiddet gün geçtikçe artıyor. Bu acı gerçek artık herkesin dilinde. Sokakta, evde, kahvehanede; herkes ekonomik sıkıntılardan, adaletsizlikten, mafyadan bahsediyor ama kimse gerçek bir adım atmıyor.

Buna bir de sokağın orta yerinde işlenen cinayetler, tecavüz girişimleri, tacizler, uyuşturucu ticaretinin yol açtığı vahşetler eklenince, korku ve endişe toplumun damarlarında dolaşan bir zehir gibi yayılıyor.

Kadınlara, çocuklara ve hayvanlara karşı işlenen suçlar adeta bir rutin hâline gelmiş durumda. Artık şaşırmıyoruz bile. Millet çıldırmış; sanki cezası yokmuş gibi bir rahatlıkla suç işliyor. Bu "Az yatar çıkarım" zihniyetinin ürünü, çünkü kimse hak ettiği cezayı almıyor.

Peki, bu kısır döngüye ne zaman son vereceğiz Yargının cezasızlık politikası, toplumdaki çaresizlik ve gelecek kaygısı, işte tüm bunlar bizi ve gençleri karanlığa sürüklüyor.

Fatih'te öldürülen Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner gibi, hayatlarının baharında, acımasızca katledilen kadınların isimlerini nasıl unutacağız Hâlâ Münevver Karabulut'un katili gerçekten intihar edip öldü mü araştırması yapılırken, minik Narin'in neden ve kim tarafından öldürüldüğü bulunamamışken, gencecik kadın polisimiz bir uyuşturucu satıcısının kurşunuyla şehit olmuşken biz kendimizi ve çocuklarımızı nasıl güvende hissedeceğiz

Beyoğlu'nun ortasında, işlek bir caddede bir genç kadın iki adam tarafından köşeye sıkıştırılıp yere yatırılıyor, tecavüz edilmek isteniyor. Ama kadın şikayetçi olamıyor çünkü sistem onu tacizcinin kucağına itiyor.

Nasıl olsun ki Şikâyet ettiği an adresi, adı, soyadı, telefonu tacizcinin önüne gidecek. Sonra da bu insan artıkları zavallı kadının peşine düşecek ve onu kimse koruyamayacak.

Bunca haksızlığa, şiddete rağmen hâlâ toplumun bir kesiminde kadınlar suçlanmakta; nerede oldukları, ne giydikleri, kiminle görüştükleri sorgulanmakta. Diyelim ki bir kadın kendi isteğiyle bir yere gitti, birinin peşinden koştu, kendi seçimini yaptı bu onun ölümünü hak ettiği anlamına mı gelir İnsanların yaşam hakkını, kendi ahlaki yargılarımıza göre mi belirleyeceğiz Bu işin bir kuralı, bir düzeni olmayacak mı

Oysa şiddetin hiçbir bahanesi olamaz, olmamalı.