Nefes Almak Zorlaştı!
Dün okullar açıldı ve veliler bir nebze rahatlayacak diye düşünülse de birçok aile için artık rahat nefes almak neredeyse imkânsız hale geldi. Eğitim masrafları, özellikle okul servisi, yemek ücreti, kitaplar ve kırtasiye giderleri, velilerin büyük bir kısmı için ciddi bir maddi yük oluşturuyor. Giderek artan enflasyon ve ekonomik sıkıntılar, ailelerin bütçelerini daha da zorlamış durumda.
Bunun yanı sıra, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından tanıtılan ve ciddi eleştirilere maruz kalan yeni müfredat, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" uygulanmaya başlandı. Eğitimciler bu modelin içeriği ve bilimselliği konusunda endişeliyken, bu belirsizlik veliler arasında da tereddüt yaratıyor. Ebeveynler, çocuklarının geleceği için yeni müfredatın ne kadar faydalı olacağı konusunda kararsız.
Ve dün, yaşıtları gibi okula gitmesi gereken 8 yaşındaki minik Narin'in cenazesi kaldırıldı. Tabutunun üzerine okul önlüğü yerine gelinlik kondu. Bu durum aslında ülkede doğan kız çocuklarının trajik kaderinin bir temsili gibiydi. Daha sadece 8 yaşındayken hayatına vahşice son verilen bu küçük kızın ölümü hepimizi tarifsiz bir kedere boğdu.
21 Ağustos'ta Diyarbakır'da kaybolan ve daha sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin hakkında her geçen gün ortaya çıkan yeni gerçekler, bu olayın korkunçluğunu daha da derinleştirdi. Failin büyük ihtimalle amcası olması da ayrı bir skandal!
Aynen Ağrı'da 2018 yılında kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan 4 yaşındaki küçük güzeller güzeli Leyla gibi.
Leyla Aydemir'in davasında, amcası Yusuf Aydemir suçlu bulunarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi, delillerin yetersiz olduğunu gerekçe göstererek kararı bozmuş ve Yusuf Aydemir tahliye edilmişti. Başsavcılığın bu karara itirazı ise reddedilmişti.
Bunlar, Türkiye'de kaybolan çocukların hikayelerinin ne ilk örnekleri ne de sonuncuları. Her geçen gün bir yenisi eklenen bu acı olaylar, toplumun adalet sistemine olan inancını bir kez daha sarsmakta.
Çocuklarımızın güvende olması gerekirken, bu tür trajedilerle karşılaşmak herkesin yüreğini derinden yaralıyor. Ne yazık ki, kaybolan çocuklar meselesi çözümsüz kalmaya devam ederken, her bir olay bizleri daha büyük bir çaresizlik ve üzüntüyle yüz yüze bırakıyor.
Peki, Narin'in katili gerçekten amcası çıkarsa ne olacak Aynen Leyla Aydemir'in davasında olduğu gibi hukuk süreci yine benzer bir şekilde işleyecek.
Türkiye'de 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kaybolmuş. Bu da yılda 10 binden fazla çocuğun kaybolduğunu gösteriyor. Daha sonraki yıllara dair veriler ise paylaşılmamış, bu da toplumun bilgiye erişim konusunda nasıl engellendiğini ortaya koyuyor.
Dahası, 2023 yılında 66 binden fazla çocukla ilgili cinsel istismar dosyası açılmış ve mahkemelerde görülen çocuk cinsel istismarı dava sayısı 14 bin 919 olarak kaydedilmiş. Aslında bu korkunç tablo, çocuk istismarı ve kaybolma olaylarının ülke genelinde ne kadar yaygın olduğunun göstergesi.