Bağlanma Problemi
İnsan, sosyal bir varlık olarak, doğuştan itibaren bağlanmaya ve ait olmaya ihtiyaç duyar. Bu sadece korunma amaçlı değil; aynı zamanda duygusal bir ihtiyaçtır.
Gelgelelim içinde yaşadığımız modern dünya, insanların ihtiyaç duyduğu yakın ilişkilere pek fırsat vermemekte. Şehirleşme, yoğun çalışma temposu, sosyal ortamların azalması ve ekonomik zorluklar, insanların giderek yalnızlaşmasına neden olmaktadır.
En temel ihtiyaçlarını gideremeyen insanlar da, içlerindeki bu boşluğu doldurmak için kısa süreli de olsa, kendilerine haz ve mutluluk veren başka şeylerle yönelmekteler. Ancak zamanla bu seçimler, bağımlılığa dönüşebilmekte.
Psikologlara göre, bağımlılıklar genellikle insanların hissettiği duygusal boşluk, değersizlik veya yalnızlık duygularını telafi etme çabasından kaynaklanır. Yani, kişilerin duygusal, psikolojik veya fizyolojik ihtiyaçlarını gidermek için bir maddeye, davranışa ya da alışkanlığa yönelmesi bağımlılık olarak tanımlanır.
Günümüz dünyasında giderek daha yalnız hisseden ve bu yalnızlığı gidermeye çalışan birçok insan sosyal medya bağımlısı haline gelmektedir. Ancak sosyal medya, insanları gerçek ilişkilerden uzaklaştırarak daha da yalnızlaşmalarına yol açmaktadır.
İnsanlar sosyal medyadan dolayı mı yalnızlaşıyor, yoksa yalnız oldukları için mi sosyal medyaya sarılıyorlar Bu durum, 'tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar' ikilemine benziyor ve aslında iki yönü de birbirini besliyor.
Sosyal medya bağımlılığı, günümüzde hem sosyolojik hem de psikolojik bir sorun haline gelmiştir. Trendleriyle, beğeni alma telaşıyla, takipçi edinme baskısıyla, sürekli paylaşım yapma stresiyle, linçleriyle ortaya çıkan dışlanma korkusuyla sosyal medya bağımlılığı neredeyse literatüre girecek psikiyatrik bir hastalık olma yolundadır.
Özellikle gençler arasında sosyal medyanın aşırı kullanımı önemli bir problem teşkil etmekte. Araştırmalar, gençlerin günde ortalama 3-4 saatlerini sosyal medyada geçirdiğini ve bu durumun uyku düzeni, zihinsel sağlık ve ders başarılarını olumsuz etkilediğini göstermektedir. Özellikle dikkat dağınıklığı ve zaman yönetimi sorunları, öğrencilerin akademik performanslarını ciddi şekilde düşürmektedir.
Ayrıca, sosyal medyada maruz kalınan içerikler nedeniyle gençler arasında özgüven problemleri, depresyon ve kaygı bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıklar da artmaktadır.
Bu sorunlarla başa çıkmak isteyen Avrupa'daki bazı ülkeler, okullarda cep telefonu kullanımını kısıtlayacak çeşitli tedbirler almaya yönelmişlerdir.
Avustralya: 2025 yılı sonlarından itibaren yürürlüğe girecek bir düzenlemeyle, 16 yaş altındaki çocukların Facebook, Instagram, Snapchat, Reddit ve X gibi sosyal medya platformlarına erişimi yasaklanacaktır. Fransa: 15 yaşın altındaki çocukların sosyal medya hesabı açabilmesi için ebeveyn izni gerekmektedir. Çin: 8 yaş altı çocukların sosyal medya kullanımı günde 40 dakika ile sınırlandırılmış, 16-18 yaş arası gençler için ise günlük en fazla 2 saat kullanım izni verilmiştir. Ayrıca, akşam 1039;dan sonra sosyal medya kullanımı tamamen yasaktır. İngiltere: 13 yaş altındaki çocukların sosyal medya hesabı açması yasaktır. ABD: Çocukların Çevrimiçi Gizliliğini Koruma Yasası (COPPA) kapsamında, 13 yaş altındaki çocukların sosyal medya hesapları açması sınırlanmış, platformların çocuk kullanıcıların verilerini toplaması yasaklanmış ve ebeveyn onayı zorunluluğu getirilmiştir. (Ebeveyn Akademisi, 2024)