İktidar olma hedefi

CHP, yapılacak erken veya zamanında ilk genel seçimde iktidar olmayı hedefliyor. Seçim kazanmak, iktidarı hedeflemek, iktidar olmak ayrı olaylardır. Geçmiş örneklerde de görülebileceği gibi sadece seçim kazanmakla iktidar olunmuyor. İktidar olma, amacı hem hukuksal hem fiili olarak gerçekleştirme gücüdür. Hazırlıklarına önceden başlamak, planlamak, altyapısını oluşturmak, uygulamasına seçim sonrası hemen geçmekle amaç gerçekleştirilebilir.

CHP'nin iktidar olma amacı, bugünkü düzeni değiştirerek ülkeye yeniden Atatürk Aydınlanmasını yaşatmaktır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi (CHS) denilen düzen, yetkinin tek elde toplandığı monarşik bir yapı, başkan ile çevresi, destekçi sınıf arasında çıkar ilişkisine dayanan patrimonyal düzendir. Bozulmuş, yıpranmış, kişisel tatmin aracı haline gelmiş, belli bir kesimin çıkarlarının korunduğu, baskıcı bir düzenden halk egemenliğine dayanan demokratik bir düzene geçmek amaçlanmaktadır. Yerleşik çıkarlar, dış ve iç etkenlerin engellemesiyle dönüşümün kolay olmayacağını öngörmek, planlamasını yapmak aşama aşama da gerçekleştirmek gerekir.

Gölge kabine oluşturmak bu bağlamda bir adımdır. Kamuya söz vermek, taahhüt anlamında bir ilk hedefler bildirgesi hazırlamak, bürokrasiyle değişim hazırlıkları yapmak, düzeltici yasa taslakları hazırlamak, CHS'nin monarşik yapısından güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş anayasasını gündeme getirmek, bu konuda da inisiyatif karar ve davranış önceliği almak, amaca ulaşmak yolunda yörüngedeki kritik noktalardır.

Bireysel ve sosyal hakları güvence altına almak, yargı bağımsızlığını, eğitim ve sağlık hizmetlerinin sağlamak, parlamenter sisteme geçiş taahhüdünü içeren bildirgenin seçim kazanıldığında halk onayından geçmesi nedeniyle bu aşamanın gerçekleştirilmesine moral ve fiili güç katar.

Kamuda işlerin yürütülmesi, uygulanması bürokratlar eliyle sağlanır. Etkin çalışan bürokrasi amaçların gerçekleşmesi için zorunludur. AKP-MHP ortak yönetiminde oluşan bürokrat kadro, her açıdan Osmanlı döneminden Cumhuriyete intikal eden kadroların da çok gerisindedir. Liyakat, ehliyet, yeterlilik, kamu yararı gözetme gibi ortamlar, meziyetler yerini biat, bağlılık, belirli çevrelere hizmet gibi tercihlere bırakmıştır. Görevi, kamu yararına, özverili, nesnel gerçekleştirme disiplini kaybolmuş; korku, hoşnut etme, emir alma, riayet kültürü oluşmuştur. Hemen her gün bürokrasiyle ilgili bir yolsuzluk, çürümüşlük bilgisi, ihbarı medyada yer almaya başlamış; bürokrasi, iktidarın muhalifler üzerindeki sopası görevini üstlenmiştir. Mevcut kadronun, liyakat esasına dayanan kadroyla yenilenmesi gerekir. Bürokrasi yönlendirilmediğinde, kişisel çıkarlar devletin çıkarlarına değer yargıları da milli ve manevi değerlere dönüştürülerek kamuya sunuluyor. Devlet çıkarı, milli ve manevi değerler, kişisel hesapların, beklentilerin alalaması oluyor.