Faiz ve tasarruf
Klasik iktisat öğretisinde faiz etkili araçtır. Enflasyonist dengesizliğin oluştuğu dönemlerde faiz yükselerek hanehalkının tasarruflarını artırarak, tüketimini kısarak, firmaların yatırımlarını azaltarak, tasarruf-yatırım dengesini sağlayarak, enflasyonist baskıyı önler, fiyat istikrarını sağlar. Deflasyonist eğilimin olduğu fiyatların azaldığı dönemlerde de faizlerin düşmesi, hanehalkının tasarruflarını azaltarak tüketimini artırarak, firmalara yatırımı özendirerek, ekonomide canlılık yaratarak fiyat dengesini sağlar.
Gerçek ekonomik yaşamda olay bu denli basit faiz bu denli bir değişken, etken araç değildir. Tasarrufları etkileyen reel faktörler vardır. Faizi gerçekten düşürmek isteniyorsa tasarrufların kurumsallaştırılarak artırılması gerekir.
Tasarruf başlıca dört alanda:
(I) Firmalar,
(II) Sosyal güvenlik kurumları,
(III) Kamu sektörü, genel bütçe, yerel yönetimler,
(IV) Hanehalkında oluşur.
Faizin hanehalkı tasarrufu üzerinde sınırlı etkisi dışında diğer alanlarda etkisi ya yok ya da çok zayıftır.
Firmalar, faaliyetleri sonucu kaynak yarattıklarında, faaliyetlerini genişletmek, yatırımları için daha az borçlanmaya ihtiyaç duyacak özkaynakla finansman firmaları, ekonomik krizlere, dalgalanmalara siyasal baskılara karşı da güçlü hale getirecektir.
Sosyal güvenlik kurumlarında oluşacak tasarruf miktarını, yasal düzenlemeler, işgücü, işgücüne katılım, istihdam, kaynakların kullanımı gibi etkenler belirler. Sigorta şirketleri de bu kapsamdadır.
Merkezi ve yerel yönetimler, sosyal ve ekonomik altyapı yatırımlarına göre bütçelerinden kaynak özgülemesi yaparlar.
Hanehalkı tasarrufu, gelire, zaman tercihine, ihtiyat saikine dayanır. Tasarrufun oluşumundan daha önemli yönü kullanımıdır. Hanehalkının tasarrufunda zaman tercihi, güven, ihtiyat saiki belirleyici olduğundan, ekonomik, politik, hukuki istikrar yönlendiricidir. İstikrar yoksa tasarruf bir ekonomik terim olarak "hoard" edilir, gömülür, yaygın deyişle yastık altına girer. Bütçe kirliliğinde yatırım kavramı da reklam amaçlı kullanılmaktadır. Ekonomik olarak yatırım kavramı, gelecekte mal ve hizmet üretmek, reel gelir değer yaratmak amacıyla kaynak özgülenmesidir.
Yatırım olarak ifade edilmekle beraber; altın, döviz, benzeri yabancı varlık, borsada hisse senedi alımı yatırım değil, tasarrufun değerlendirilmesidir. İşlemle yeni bir katma değer yaratılmamakta, mülkiyet el değiştirmektedir. Bu gibi işlemleri "plasman" olarak ifade etmek yerinde olur. Olayda yeni değer yaratma değil, rant, getirim arayışı, mülkiyetin el değiştirmesi vardır.