Başarı ve mutluluğu tesadüflerde aramak

İnsanlar, adeta bir bekleyiş içerisindeler. Bir tesadüf, bir sürpriz olacak ve hayatları birden değişecek. Bir anda çok mutlu, çok başarılı, çok varlıklı olacaklar. Bir şey olacak ve dünya daha güzel daha yaşanılır bir yer olacak. Gerçekten de bu mümkün mü Gerçekten de hayatta sürprizler ve tesadüfler var mı Yoksa bu çürüten, oyalayan ve aldatan bir düşünce mi

Belki de bu beklentilerin temelinde medya içeriklerinde fazlaca yer alan ve çocukların dünyasına bolca zerk edilen sihirli olayların, sürpriz hikayelerin, inanılmaz tesadüflerin etkisi vardır. Yahut insan doğasının çalışmak ve yorulmak yerine haz yöneliminin daha güçlü olmasıyla ilgili olabilir. Yaşamda bir şeyleri değiştirememiş olmanın, umduklarına nail olamamanın kırgınlığı da olabilir. Olasılıkları çoğaltmak mümkün elbette.

"Kâinatta tesadüfe, tesadüf edilmez" der Sokrates. Bu sözün doğruluğunu kabul etmiş bir insan olarak bilinen ve bilinmeyen alemlerde meydana gelen her olayın bir ölçü ve nizam içerisinde meydana geldiğine iman ettim. Nitekim Kuran-ı Kerim'de Yüce Allah; "O, göklerin ve yerin egemenliği kendisine ait olan, çocuk edinmeyen, egemenliğinde ortağı bulunmayan, her şeyi yaratan, yarattığına belli bir ölçüye göre düzen veren Allah'tır" (Furkan Suresi 2. Ayet) buyurmaktadır. Bu ayette de her şeyi Allah'ın yarattığı ve bu yaratma fiilini de bir ölçü ve nizama göre yaptığı belirtilmektedir.

Merhum Cemil Meriç'in kaderini tayin eden kitap olarak ifade ettiği "İrade Terbiyesi" kitabında Doktor Ethem Bakar, aynı tespitleri yapar ve şunları söyler; "Samimi mutluluğu hayatın tesadüflerinde arayanlar, hayatın her dakika başka bir edayla meydana gelen büyük belalarına sonsuza dek maruz kalırlar." Evet, hayat durmuyor, her saniye, her dakika başka bir edayla, başka bir hikmetle ve başka bir manayla yeniden yaratılıyor.

Beklemek, insan geçerli bir kavramdır elbette. Fakat beklemeye geçmeden önce sorumlulukları ve yapılması gerekenleri yapmak gerekir. Bir şey yapmadan öylece beklemenin sonu sükût-u hayaldir, hüsrandır. İstemek ve ummak da insan için yaratılmıştır. Mutlu olmayı, başarılı olmayı, varlıklı olmayı istemek kötü veya yanlış değildir. Fakat istemenin de üç hali vardır. Kalp ile istemek, dil ile istemek, fiil ile istemek. Bu şekilde istenirse, insanın muradına ulaşması, umduğuna nail olması elbette mümkündür.

Dünyanın sayısız çeldiricileri karşısında insanların iradesi ve gayreti giderek azalmaktadır. Toplumun her kesiminde farklı bir umutsuzluk, motivasyonsuzluk ve isteksizlik hali bulunmaktadır. Çocuklar okula gitmek istemiyor, gençler üniversite eğitimini umursamıyor, çalışanlar sessiz istifa halindeler. Ve biz büyük tesadüfler, sürprizler ve olağanüstü olaylar beklentisi içerisindeyiz. Bu asla gerçekleşmeyecek bir beklenti.