"Çekilmiyor artık" yalnızca bir isyan ifadesi değil; aynı zamanda bir çağın ilanı. Çünkü bu hayatta hepimizin dayanamadığı bir korna sesi, anlam veremediği bir trip, aramıza mesafe koyan bir akraba ya da oynatılmadan bırakılan bir sesli mesajı vardır. Gündelik hayatın bu küçük gerilimleri, aslında daha büyük bir toplumsal dönüşümün izlerini taşıyor. Tahammülsüzlük, burada sadece bireysel bir sabır meselesi değil; kültürel bir yorgunluğun, duygusal bir tükenmişliğin ve yapısal bir kırılganlığın dışavurumu. Her "bıktım" ifadesi ise, basit bir yakınmanın ötesinde; bir sisteme, bir düzene, bir ilişki biçimine ve bir kuşak farkına yöneltilmiş sessiz bir eleştiri niteliği taşıyor.