Toplumsal yapı

5 Şubat 2012 Pazar günü Hürriyet gazetesinde ve daha sonra ''Ters(ine) Yazılar'' kitabımda yayımlanan ''Arap Dünyasını Anlamak İçin" başlıklı yazımın bir bölümünü son günlerde döne döne okuyorum. Çünkü o bölüm AKP'nin kayyumları tarafından hacir altına alınan belediyeleri, defteri yeniden açılan Gezi Parkı olaylarını, gözaltına alındıktan sonra bırakılan CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın, "Gölgeme bastın" bahanesiyle tutuklanan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ı Bolu dağındaki otelde yanan yurtdaşlarımızı düşündükçe delirmenin eşiğine geliyorum.

Demokrat Parti'nin iktidara geldiği 1950 yılında 14 yaşımdaydım ve o yaşta kendimi yetişkin sayıyorum. 1936-38 arasında çocuktum. Ne yazık ki Atatürk'ün ülkeyi kartal gibi uçurduğu günleri yaşamadım. Kısacası birtakım kişisel mutluluktan başka ulusal bir mutluluk yaşamadım. 12 Mart 1971 dönemi bile bugünden daha düzgün, daha güvenlikliydi. 1971 yılının ağustos ayında sıkıyönetim tarafından 40 gün gözaltına alındım; salındıktan sonra TRT televizyonundaki işime devam ettim.

Şimdi sözünü ettiğim yazı bölümünü okuyalım:

Arap Baharı'na ilişkin yazılarımı hatırlayın: "Toplumsal yapı değişmeden Arap dünyasında ancak iktidar değişir, demokrasi asla gelmez. Toplumsal yapı İslamcılardan başkasını iktidara getirmez" diye yazıyordum. Kazı koz anlayanlar, seçimlere karşı olduğumu sanıyorlardı. Oysa ben "Seçimlerden sonra iktidara İslamcılar gelince sakın şaşırmayın" diyordum.

Yukarıdaki paragrafın gerekçelerini açıklamayı planlarken Adonis'in büyük kızı Arwad Esber'in gönderdiği metin (l'Humanite, 17.01.2012) işimi iyice kolaylaştırdı. Adonis 14 Ocak günü, Paris'te, Arap dünyası üzerine bir konuşma yapmış. Derdimi anlatmak için bu konuşmadan alıntılar yapacağım. Adonis, "İslamda birçok İslam var" dedikten sonra, Arap dünyasının en büyük sıkıntısının İslamın teokratik yorumundan kaynaklandığını söylüyor:

"Arap dünyasında devrimden söz edenler, toplumun değişmesinden asla söz etmezler sadece yönetimlerin ve yönetenlerin değiştirilmesine değinirler. Eski ve miadı dolmuş yapıları değiştirmeyi asla denemezler. Sadece iktidar söz konusu edilir. Arap'ın ya da Müslümanın bilinçaltında, hiçbir zaman toplumsal sorunlar olmadı. Durum böyle olunca, toplumu değiştirmek için yeni düşüncelere ihtiyacımız olamaz. Arap dünyasındaki çatışma aslında toplumu değiştirmeyi amaçlamaz, iktidara karşı yeni bir iktidar içindir kavga."

"Bu durumu tersine çevirmek için, din ile devleti (toplumsal, kültürel ve siyasal olan ne varsa) kesinlikle birbirinden ayırmak zorundayız. Bunu yapmazsanız nasıl devrim yapacaksınız İslam çözüm yolu değildir, sorun İslamdan kaynaklanmaktadır ve ilkin onunla yüzleşmek gerekir. Başından bu yana, Arap tarihi bir tür kendine karşı bir soykırım (autogenocide) tarihidir. Doğal olarak bundan dolayı, bu dünyanın bütün yönetimleri despot ve kokuşmuştur. Çünkü şiddet bu yönetimlerin bir parçasıdır. Toplumun genel yapısı değiştirilmezse herhangi bir şey yapmak mümkün değildir. İsimler değişir, rejimler değişir ama biz ilerleyemeyiz."