Seçmen her zaman haklı değildir (1)

Geçmişi anımsamak ve günümüz koşulları ve sonuçları tokuşturmak için 2002 yılında Hürriyet gazetesinde yayımladığım üç yazıyı okumanıza sunacağım. 21 yıl önceki yazarlığımı da böylece sınava sokmuş oluyorum.Edebiyat yazarı olarak her zaman adil olmaya çalıştım! Gazete yazarı olarak da adil olmaktan başka özgürlüğüm yok! Bu nedenle, seçmen ve halk yağcılığına karşı bir yazı yazacağım: Bu iktidar zamanında Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşadı. Kriz, 50 yıllık ihmalin, eskiyen idari ve ekonomik yapıların, hortumlanarak soyulan çağdışı bankacılık sisteminin, PKK ile mücadelenin yüklediği harcamaların, sellerin, depremlerin sonucuydu. Hesapsız kitapsız borçlanmanın, yağmalanan devletin, yağmacı özel sektörün, laçkalaşmış iş ve çalışma düzeninin yarattığı bir krizdi. Hükümet, bu krizin tam anlamıyla üstesinden gelmediyse de önemli ölçüde önüne geçti. Derken olan oldu ve erken seçim kararı alındı. (...) Yozgat, Uşak ve Aydın'da gördüm ki seçmen-halkın bu üç partiyi de görecek gözü yok.2 İyi! Görecek gözü yok, partileri oyuna layık görmüyor ama bu konuda hiç kafa yormamış. Çünkü kendisini "Armut piş ağzıma düş!" şartlanmasıyla programlamış. MHP, Abdullah Öcalan ile Kürtçe, milliyetçilik ve devletin bütünlüğü temalarını kullanarak geçen seçimde aldığı oyları belki koruyabileceğini sanıyor. Sanabilir! Gördüm ki nabzını tuttuğum seçmen derdine deva olsun diye yeni siyasetçi arıyor. Eskilerden ağzının yandığını söylüyor, ama kendisi politikacılardan çok daha köhne, zamanaşımına uğramış! Mersinlilerin diliyle iyice "harhut!"3 Şunu kendisine birinin söylemesi gerek: "Genç politikacı!" isteyerek böbürlenen seçmen kesinlikle haklı değil! Düşünse, haksızlığını görecek, kendisini yenilemesi gerektiğini anlayacak ama düşünmüyor. Şunu anlamıyor: Bütün ekonomik programların gerçekleşmesi zamana bağlıdır. Hükumetin uyguladığı ekonomik programın da zamana ihtiyacı vardı. Seçim zamanında yapılabilseydi, ekonomi bir ölçüde düze çıkabilir, birkaç yıl sonra da gelişme başlayabilirdi. Hükümeti çok beğendiğim için söylemiyorum ama bilinç sahibi, düşünen bir seçmenin yapması gereken hükümet atının süvarisini değiştirmek mi olmalıydı Seçmen, hükümete başladığı işi bitirmek şansı tanımalıydı. Oysa, sabırsız seçmenin tavrı olgunlaşmamış bir ekini zamanından önce biçmeye benziyor. Seçmen sabırlı olmak zorundadır. Yani dokuz ay on gün beklemesini bilecek. DSP, ANAP ve MHP koalisyon hükümetinin sürmesi, bence mantıklı olurdu. Ama seçmen, koalisyon hükümetini gönderip yerine yeni bir koalisyon hükümeti getirdiği zaman, yeni gelenin mucizeler yaratacağını sanıyor. Mevcut hükümeti de mucizeler yaratması için getirmişti. Türkiye gibi bir ülkede hiçbir hükümet üç yılda mucizeler yaratamaz. 50 yılın enkazını hiçbir hükümet üç yılda kaldıramaz. (...) Yanlış anlaşılmasın! Ben kimseye oy vereceği partiyi işaret etmek istemiyorum.