CERN'in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye'yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi. Bütün televizyonlar CERN deneyi ile ilgili programlar yaptı. Bunlar iyi kuşkusuz!
Yazılı basına geçmedi ama bir televizyonda bir hükümet üyesinin bu türden bilimsel çalışmalara atalarımıza yaraşır biçimde öncülük etmemiz gerektiğini söylediğini bile duydum.
İslami çevreler fırsat bu fırsat deyip bilimi ve bilgiyi İslamileştirmek çabalarını yenilediler.
Diyanet İşleri başkanı, CERN'deki deneyle ilgili olarak "Bilim ile din ayrı ayrı alanların bilgisidir" diyecek yerde "Her bilimsel deney Allah'ın iradesi dahilindedir" (Akşam, 19.09.2008) dedi.
Bunları şimdilik bir yana bırakalım!
***
CERN'de yapılan deney aklıma Prof. Dr. Engin Arık'ı getirdi. CERN'in adını ilk kez 2002 yılı temmuz ayının ortalarında Engin Arık'tan duymuştum. Rahmetli Engin Arık'la o gün yaptığım söyleşi 28 Temmuz 2002 tarihinde Hürriyet Pazar'da yayımlanmıştı.
Engin Arık CERN'de bilimsel çalışmalara katılıyordu ama Türkiye CERN'e üye değildi. Adnan Menderes hükümeti 1954 yılında üyelik için para yatırılması gerektiğini duyunca "Bizde bilimadamı yok ki üye olalım!" diyerek yan çizmişti. Elli yıldır gelip geçen bütün hükümetlerin de kafası değişmemişti. CERN'in çalışmalarını beğenen bakanın hükümeti katılım parasını ödeyerek Türkiye'yi CERN'e üye yaptıracak mı bakalım
***
Temmuz 2002 ortalarında Engin Arık ile yaptığımız söyleşinin konusu şu anda yapılmakta olan deneyler değildi. Biz toryumu konuşuyorduk. Dünya toryum rezervlerinin yarıdan çok fazlası Türkiye'de bulunuyor. 800 bin ton! 21. yüzyılın radyoaktif olmayan en stratejik maddesi. Şu anda CERN'de üzerinde çalışmalar yapılan nükleer enerji santralı gerçekleşirse toryum bir numaralı element olacak. ünkü 1993'te toryumun uranyumun yerini alabileceği kanıtlandı.

4