Hakaretin kerameti

Adamın biri, bir adama "Yağmur yağacak!" demiş. O adam da öfkelenerek, "Vay sen bana ördek dedin!" diyerek o adamın üzerine yürümüş! Bu kıssadan çıkan hisse "hakaret" kavramının yorumu bireysel değil, genel ve anonimdir. Peki "hakaret"in sözlük karşılığı nedir

Hakaret (Arapça): Bir kimseye, bir şeye karşı kullanılan küçültücü söz ya da aşağılayıcı, küçük düşürücü, onura dokunma, onur kırma.

Valla bu tanıma göre kan gövdeyi götürür. Nereden baksan öznel (sübjektif) bir tanım. Artık kimseye "Galiba yağmur yağacak" diyemezsin. Bir de yasaya göre "hakaret" neymiş ona bakalım.

Hakaret suçunun cezası Türk Ceza Kanunu madde 1251'de, "Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır."

Hakaret kimi zaman söyleyene, kimi zaman söylenene (muhataba) göre değişiyor. Örneğin bir mahalle kavgasında kadınlardan biri "Seni gidi çürük, seni gidi sürtük" diye hitap etse ve muhatabı kadın onu mahkemeye verse, sanırım, davayı kazanır. Amma velakin!

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanırım Gezi olayları sırasında, "Düşünün Dolmabahçe Valide Sultan Camisi'nin içinde bu eşkıyalar, bu teröristler bira şişeleriyle, bira kutularıyla adeta caminin içini pislemişti. Bunlar böyle. Bunlar çürük, bunlar sürtük" diye konuşmuştu. Ama kimse kendisini mahkemeye vermemişti. Verse de sanırım, açtığı dava kabul edilmezdi.

Cumhurbaşkanı, 23 Kasım'da partisinin grup toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na özel bir yer ayırıp "saydırdıkça saydırmıştı". Erdoğan, Kılıçdaroğlu için "gafil, namert, sefil, kifayetsiz" gibi ifadeler kullanmıştı.

Gafil: Aymaz; çevresinde olup bitenlerin, olayların ayrımına varmayan, gerçekleri görmeyen, sezmeyen (kimse). "Bu ülke aymazların eline kalmamalı."

Namert: Mert olmayan, alçaklık eden, alçak, korkak, erdemsiz.

Sefil: Aynı zamanda namussuzlara, şerefsizlere, rezillere, aşağılıklara da bir "kınama" sıfatı olarak kullanılabilir dahası tarihte birçok kez kullanılmıştır.

Kifayetsiz: Yetersiz.

Sanırım Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının kendisine layık gördüğü sıfatlar için yargıya başvurmadı. Yargıya gitseydi de bu sıfatlar eleştiri bağlamına alınırdı. Tersi olsaydı Kılıçdaroğlu hapse girmese bile külliyetli miktarda para cezası öderdi.

Vikipedi'den aldığım örnek içtihatlara göre siyasetçiler; kendilerine karşı yapılan eleştirilere, özel kişilere kıyasla daha fazla hoşgörü göstermek zorundadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi)

Basın özgürlüğü haber, fikir ve düşünceleri, çoğaltıcı araçlarla serbestçe açıklayabilme özgürlüğünü ifade etmektedir.