Eski yazılar 2

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı, CHP genel başkanı ve hesap uzmanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim malzemesi yaptığı, Cumhuriyet Devleti'nin kasasından çalınan "418 milyar dolar" imge ve simgesine gelmeden önce, 18 Ekim 2006 tarihli Hürriyet gazetesinde "Sol ve Sofya'da bir gece" adıyla yayımlanan yazımı okumanızı rica edeceğim. 418 MILYAR DOLAR KİMİN Turgut Özal'ın Anavatan Partisi (ANAP) 1983 seçimlerinde oyların yüzde 45'ini alarak seçim kazanmıştı. Özal 7 Aralık 1983 günü Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından hükümet kurmakla görevlendirilmişti. Seçimden iki gün sonra bir uluslararası yazarlar toplantısına katılmak üzere Sofya'ya gittim. Çalışma sonrasında Moskova Park Hotel'de verilen kokteyl sırasında tanıdığım bir Yazarlar Birliği görevlisi yanıma gelip müsait isem Georgi Cagarov'un beni otelin teras katındaki lokantada beklediğini söyledi. Cagarov çok büyük bir şair aynı zamanda kültür işleriyle görevli cumhurbaşkanı yardımcısıydı. Arkadaşımdı. Lokantada çok büyük, yuvarlak bir masanın çevresinde on kadar resmi suratlı adamla oturmuştu. Beni bu insanlarla tanıştırdı. Bulgaristan Komünist Partisi'nin bölge sekreterleriymiş. Masaya oturur oturmaz bir yaşında bir sağ partinin seçim kazanıp solun kazanamamasının nedenini sordu. Ben de şöyle konuştum: "Marx, Engels ve Lenin'in ilkel sınıfsız toplum çözümlemelerinin yanlış olduğunu düşünüyorum. İlkel sınıfsız toplumların ortaklaşmacı niteliğinin iş bölümü ile bozulduğunu ve bu bozulmanın kapitalizme giden yolu açtığını söylerler. Bence yanlış. İnsanın doğası ortak mülkiyete, sosyalizme değil kapitalizme, özel mülkiyete yatkın. İnsanların sosyalizme oy vermeleri için kapitalizmin ömrünü tamamlaması ve insanların bencillik illetinden kurtulup mükemmelleşmeleri gerekir." "1962'den itibaren siyaset sahnesine çıkan Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) sosyopolitik şiarlarından biri 'herkesin emeğinin karşılığını alacağı' idi. Bu sihirli cümlenin söylenir söylenmez bütün oyların TİP'e gideceğini düşündüm yıllarca. 1965 seçimlerinde TİP sözcüleri mitinglerde, radyolarda herkesin emeğinin karşılığını alacağını söylediler. Ama TİP ancak yüzde 2.5 oy alarak ulusal artık sistemi sayesinde 15 milletvekili çıkardı. TİP'in kapatıldığı 1970'e kadar oyu çoğalmadı. 'Herkes emeğinin karşılığını alacak' sloganını kullanan sol partilerin seçim kazandığına tanık olmadım. Çünkü hiç kimse emeğinin karşılığı olan kazancı istemiyor, on katını, yüz katını istiyor. Bu da çalışanların bir işçi sınıfı yaratamadığını gösteriyor." "TİP'in yerel yöneticilerinden biri bir kahve toplantısında, 'Siz bize oy verir de seçimi kazandırırsanız, Koçların, Sabancıların, Eczacıbaşlarının mallarını ellerinden alıp sizlere dağıtacağız' dediği sırada dinleyiciler arasında bulunuyordum. Dinleyiciler hemen bir tepki vermediler. Biraz düşündükten sonra aralarından birkaçı 'Kime vereceksiniz' diye sordu. O zaman fark ettim ki zenginlerin elinden alınan malların aralarında eşit olarak paylaştırılmasını istemiyorlardı. Aralarından birilerine bu malların