Dünya Şiir Günü için Nadejda Mandelstam'ın Ossip Mandelstam'a Son Mektubu
Yerine varamayan bir mektup iki yaprak samanlı kâğıda yazılmış
belki de bir rüzgâra, uykunun sınırlarında
milyonlarca kadının Türk, Fransız, Rus, Alman,
kocalarına oğullarına kardeşlerine babalarına
yazdıkları milyonlarca mektuplardan.
Gönderilemedi ama bu mektup
iki yaprak samanlı kâğıda yazılan
tam otuz yıl bekledi
bir sandık köşesinde
arasında öteki kâğıtların
şimdi yer alıyor son sayfalarında
Nadejda imzalı bir kitabın:
(22 Ekim 1938)
(Ossia, sevgilim, uzak dostum benim!
sözcükler uçup gidiyor, sevgilim,
yazarken belki de hiç okuyamayacağın bu mektubu,
ama ben boşluğa postalayacağım gene de onu.
Hatırlıyor musun Ossia çocuk hayatımızı
nasıl da mutluyduk, sen ve ben!
Kavgalarımız, oyunlarımız ve aşkımızla!
Şimdi gökyüzüne bakmıyorum artık,
bir bulut görsem gösterecek kimim var
Hatırlıyor musun Ossia, o kara ekmeği,
katıksız yediğimiz,
nasıl da güzeldi, bir mucize;
Ve son kışımızı Voronej'de,
mutlu yoksulluğumuzu ve şiirimizi
Hayat uzun Ossia, sevgilim!
Sonsuz uzun ve güç, engebeli,
tek başına ölmek,
yalnız ölmek.
Her gece düşüme giriyorsun,
ne olduğunu soruyorum sana,
cevap vermiyorsun.
Son düşüm de şu:
Yiyecek alıyormuşum kirli bir dükkândan,
çevremde karanlık yüzler, yabancılar,
parayı verip yiyecekleri alıyorum
ama birden anlıyorum ki
dayanılmaz bir acıyla,
götürecek bir yerim yok bunları
çünkü sen yoksun
ve bilemiyorum artık nerede olduğunu.
Neredesin Ossia
Uyanınca,
"Ossia öldü" dedim, Şura'ya,
bilemiyorum hayatta mısın hâlâ a
ma o günden sonra yitirdim izini
bilmem ki duyacak mısın beni
Bir bilsen seni ne çok sevdiğimi,
yeteri kadar vaktim olmadı, biliyorum,
seni nasıl sevdiğimi söylemeye
sadece "sen" diyorum,
hep yanımdasın, bir gömlek gibi,