Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim. Kevser halamın evinden halam kızı Semiha ile birlikte kapıdan çıktığımı anımsıyorum. Mahalle veletleri karşı evin pencere pervazına yuva yapan eşek arılarını kışkırttıkları için bütün eşek arıları ikimize saldırmışlar. Semiha ablama değil de benim başıma. Bir yıl sonra uzun komadan çıktığım zaman bu süre içinde beyin humması ve para tifo geçirmişim. Ayaklarımın altı mantar tutmuş. Ölümü iki kez yendim ve yürümeyi tekrar öğrendim.

Fransız malı "detay" (detail) sözcüğünü her kim ilk kullanıp dilimize, ilk kim yazıp kalemimize bela ettiyse sürüm sürüm sürünsün! "Dilini eşek arısı soksun" diyorum ama neden diyorum. Eşek arısının tadını bile bile...

Bu "detay" ahmaklığını başımıza bela eden kim ise "00"'daki (sans numero=numarasız) "sans"ı ("sız"ı) da "yüz" anlamına gelen "cent" da ikisi de "san" diye okunduğu için, birbirine karıştırıp "numarasız"ı yani "00" (sıfır sıfır)'ı "yüz numara"="hela" olarak atalarımızın kutsal dili Türkçemize armağan eden de aynı hırtodur!

Konumuz, televizyon ekranlarında kutsal dilimiz Türkçenin sunucu hatunlar tarafından katledilmesi. 1969 yılında TRT Televizyonu'nu kurduğumuzda bu bağlamda büyük bir sorunumuz yoktu. Sunucuların, spikerlerin hepsi radyo deneyimliydi. Ama gene de bu konuda öndenetim ve redaksiyon şubesi kurmuştuk. Görevlerinden biri de "Türkçe"yi korumak olan şubenin ilk müdürü bendim.

Fransız malı "detay" (detail) sözcüğünü her kim ilk kullanıp dilimize, ilk kim yazıp kalemimize bela ettiyse dilerim sürüm sürüm sürünsün! Dilini eşek arısı soksun. Bre metin yazarları, bre haber spikerleri, bre sunucular ve kolaylaştırıcılar, güzelim ayrıntı varken şu şen dul teferruat varken ne demeye şu Fransız haspasının peşine düşersiniz. Bana inandırıcı bir şey söyleyin: "Detay" derseniz daha inandırıcı mı oluyorsunuz Herkes yutsa ben yutmam tamı tamına 55 yıllık televizyoncuyum. İsterseniz kıdemli televizyoncu Uğur Dündar'a sorun: Programlarını kim denetliyordu

"Fatih Sultan Mehmet" adlı dizide ekranın sağ alt yanında yeni yayın dönemiyle ilgili bir bilgi var, "yeni sezon" diyor. Spor yazarları, daha sonra spor radyo ve televizyoncuları terminolojiyi yabancılardan aktardıkları için böyle yazıp söylüyorlar. Fransız, İngiliz spor yazar ve sunucuları her yıl başlayan maç dizisine "saison" demekteler. Desinler! "saison", "mevsim" anlamına geliyor dilimizde. Elin kendi dillerinde sevdikleri "mevsim" sözcüğünü siz beğenmiyorsunuz diyelim, peki "dönem" deseniz "yıl" deseniz itibar mı yitirirsiniz

Hiç unutmam: Yıl 1965. Paris'te Sorbonne Üniversitesi'ne bağlı Yabancı Ülkelerdeki Fransızca Öğretmenleri Enstitüsü'de öğrenim görüyorum. Televizyonla ilk kez o yıl Monparnasse'daki Grand Hotel du Parc'ın salonunda karşılaştım. Ekranda, bir Yunan adasında eşek süren palikari (delikanlı) "Şinanay yavrum şinanay nay" deyip duruyordu. Böylece siyah-beyaz televizyona dadandım. Spor sunucuları arasında babacan Leon Citronne vardı. Bir gün aynen kulağından tutarak bir acemi sunucuyu ekrana çıkardı ve ona şöyle dedi: "Dikkat et en kötü Fransızcayı spor muhabirleri konuşur ve yazar. Sen onlara uyma!" dedi. Gerçekten de öyle. Bir zamanlar İslam upi'nin dilinden düşmeyen "eşape pas" vardı. Fransızcada şöyle yazılır: "Echappe". Kaçış, açıklık ve kaçma anlamındadır. Hele bir "echappe belle" vardır ki "kıçını zor kurtarmak" anlamına gelir. Anlaşılan İslam upi "echappe"yi Fransızca gazetede okumuş, radyoda ya da televizyonda duymuş. Duydun iyi de Türkçesini yazıp söylesene. Daha önce yazdım ama bir kez daha yazacağım. Fransa'da "hela" simgesi olarak "00" kullanılır. "00"' herhangi bir sayı olmadığı için "Numarasız" anlamına gelen "sans numero" demişler. Bizimki "sans numero" (numarasız) "cent numero" (yüz numara-lı) sanmış ve Türkçede "yüz numara", "hela" yerine kullanılılır olmuş.