Bir tuhaf hesaplaşma (2)

Bu yazıya 1991 yılından başlayalım. Neler olmuştu o 1991 yılında: 1985 yılında yönetime gelen, SSCB'nin son lideri Mihail Sergeyeviç Gorbaçov görevinden istifa etmişti. Gorbaçov, perestroika (yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık) adını verdiği girişimle Soğuk Savaş'ı bitirdi. Bu girişim SSCB Komünist Partisi'nin siyasal öncülük ve üstünlüğünü yitirmesine ve sonrasında da SSCB'nin dağılmasına yol açtı. Bu marifetinden sonra1990 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazandı. SSCB'nin dağılması iyi mi yoksa kötü mü oldu, dağılma sürecinin tarihçesi bu yazının konusu değil. Ne olduysa oldu, SSCB 26 Aralık 1991 günü Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti'nin üst meclisi olan Milletler Sovyeti'nin aldığı karar ile resmen dağıldı. Dağılma sırasında kan dökülmedi, her şey gayet uygar ve barış içinde olup bitti.Efendim, yıl 2009, aylardan kasım. Fransız hükümetinin La Saison de la Turquie en France (Fransa'da Türkiye Mevsimi, 1 Temmuz 2009-31 Mart 2010) programı dolayısıyla Strasbourg'dayız. 26 Kasım 2009 günü Kleber Kitabevi'nde konuşma yaptıktan sonra, Ülker'le Avrupa Birliği-Türkiye konulu açıkoturumu dinlemek için Strasbourg Üniversitesi'ne gittik. AB temsilcisi hatunun müdahalede bulunduğum konuşması dışında öteki konuşmaları unuttum. Hatun, Türkiye'nin AB'ye neden alınmaması gerektiğini bi güzel anlattı. Konuşması bitince elimi kaldırıp söz istedim. Konuşmam özetle şöyleydi:"Bir edebiyat ve gazete yazarı olarak konuşuyorum. Sovyetler Bıirliği'nin 26 Aralık 1991 günü dağılmasından 12 yıl sonra 2004 yılında, başta Baltık ülkeleri Estonya, Litvanya ve Letonya olmak üzere Slovenya, Slovakya, Polonya, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan'ını; 2007 yılında da Bulgaristan ve Romanya'yı, toplam 11 eski komünist ülkeyi Avrupa Birliği'ne aldınız. Size neden diye sormuyorum, çünkü nedenini biliyorum, şimdi söyleyeceğim: Aynı kadrodan Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya'yı 1999 yılında; Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, ve Slovenya'yı 2004 yılında; bu yıl 1 Nisan 2009'da da Arnavutluk ve Hırvatistan'ı NATO'ya aldınız. Neden, bu ülkeler demokrasi ve ekonomi bakımından Türkiye'den daha iyi durumda mı Hayır! Oysa Türkiye ile Avrupa Birliği'nin, o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) 12 Eylül 1963 taraihinde imzaladığı bir Ankara Anlaşaması var.Şimdi gelelim asıl soruna: Bu ülkeleri önce Avrupa Birliği'ne, sonra NATO'ya günümüz Rusyası'nın önüne yeni bir demir perde çekmek için aldınız. Rusya'yı engellemek değil, Rusya'nın içine girmek istiyorsunuz. Bu ülkeleri kendi amaçlarınız için kullanacaksınız. Türkiye zaten NATO'nun sadık üyesi, Avrupa Birliği'ne girmesi gerekmez... Böyle değil mi"Hık, mık... Cevap yok!Bildiğimiz gibi Hırvatistan 2013 yılında, Karadağ 2017 yılında, Kuzey Makedonya da 2020 yılında NATO'ya alındı. Sıra Ukrayna'ya gelince doğal olarak cıngar çıktı. Rusya zaten yıllardır uyarıp duruyordu.