Özdemir İnce

Cumhuriyet

Acıktıysan acık ye...

Şimdilerde sürmekte mi bilmiyorum ama yirminci yüzyılın ortalarında Türk ailelerinin kadın tayfası, acıkan çocuklara "Acıktıysan acık ye, derelerde böcük ye, kaynananın etini, kayınbabanın budunu(!) ye..." tekerlemesini söylerlerdi. Aslında sansürsüzü bence daha güzeldir.İktidarlar, muktedirler, zenginler, din adamları açlık ve yoksulluğu hep ist

Ütopya ve gerçek: Eskişehir

Köye göçmek zamanı gelince "evimizin kızı", tarihçi Prof. Dr. Şaduman Halıcı bizi Eskişehir'e davet etti, "Birkaç gün durur, sonra gidersiniz" dedi. Dediğini yaptık! Çünkü bir "keşif seferi" önerisiydi. 1980'lerde bir gün otobüsle içinden geçmiştim. Tozlu, yıkık dökük bir kasabaydı. Trenle geçerken güzel istasyonunu ve cer atölyesini görürdüm. Bir

'Pek uyanık bir uyku'

Türkiye Cumhuriyeti devrimlerinin ütopik programı sayılabilecek Pek Uyanık Bir Uyku, Dr. Abdullah Cevdet'in yönettiği İçtihad dergisinin 21 Şubat 1912 tarihli sayısında yayımlandı. Epeyce uzun yazı şöyle başlar:"Celal Nuri Beyefendiye, ()Muhterem Efendim,Dün gece rüyâ âleminde nurani bir şahıs (ruhani değil) bana size gönderilmek üzere aşağıda yazı

Kılıçzade İsmail Hakkı

Kılıçzade Hakkı ya da gerçek adıyla İsmail Hakkı, pozitivist ve materyalist düşünceleriyle bilinen düşünür ve yazar. İctihad dergisinde yayımlanan "Pek Uyanık Bir Uyku" isimli yazısıyla bilinir. Makalesinde, ileride Atatürk Devrimleri olarak hayata geçecek, siyaset, eğitim, kadın, din, dil, hukuk ve kılık kıyafet gibi çağının çağdaşı önerilerini bi

Bir kez daha laiklik günü

Devlet ve din işlerinin tam ayrımı, 5 Şubat 1937 tarihinde Türk anayasasına dahil edilerek laiklik devrimi anayasal gelişimini kazandı. Ama bu ayrımın kökeni daha önemli: 10 Nisan 1928 günü "Türkiye Devleti'nin dini İslamdır" maddesi 1924 Anayasası'ndan çıkarıldı. 10 Nisan 1928 ve 5 Şubat 1937 tarihleri Çağının Çağdaşı Türkiye Cumhuriyeti'nin biçim

Neden yoksuluz

Ya da kimileri neden yoksul Yazıya başlarken bilgece (!) bir saptama yapalım: Ayağını yorganına göre uzatmamak yolsulluğun baş nedenidir. Gelirini saçıp savuran, kazancını içkiye, kumara yatıran ve kötü yollarda harcayan kimse önce yoksullaşır, sonra iflas eder. Tam anlamıyla eski Yeşilçam filmi konusu. Ama devr-i Erdoğan'da yoksul düşenler mazbut

Elhamdülillah sofrası

Sözcü gazetesinin birinci sayfasını dikkatle izlerim. Çok şenliklidir. Manşetleri de kışkırtıcıdır. 22 Mart 2022 günlü sayısı da çok ilginç: "SAYIN BAKAN AFiYET OLSUN!.. ALLAH MİLLETE DE BÖYLE SOFRA NASİP ETSİN" alt manşetinin altında en ve boy 20 cm'lik bir fotoğraf... Fotoğrafın sol üst köşesinde bir açıklama: "Maliye Bakanı Nureddin Nebati Şanlı

'İkinci Meşrutiyet'in Anayasal Düzeni'

Prof. Dr. Rıdvan Akın'ın (Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi) Türk Siyasal Tarihi 1908-2000 (XII Levha Yayınları) adlı kitabının "İkinci Meşrutiyet'in Anayasal Düzeni" bölümünü okurken Prof. Dr. Burhan Kuzu'nun kurnaz yüzü gözümün önüne geldi. Patentine sahip olmakla iftihar et

Jön Türklerde ütopya ve devrim

Ütopya kuşkusuz "ham hayal" (kuruntu), yanılsama (illüzyon) değildir. Bu kafayla, çok eskiden, "ütopyalar da gerçektir" diye yazmıştım. Eyleme geçecek, geçirilebilecek gerçekler. Vikipedi'den Ütopya'nın sıradan, avam işi tanımını aktaralım:Aslında olmayan, tasarlanmış ideal toplum.Ütopyalar, bugün gerçekleşmesi imkânsız toplum tasarımlarıdır. Köken

Diyanet İşleri'ne göre Çanakkale şehitleri

Düzeltme: Pazar günkü yazımda Kayıt Dışı Anılar adlı kitaptan söz etmiştim. Ama benim bağışlanmaz hatam yüzünden kitabın künyesi eksik kalmış: Kitabın koordinatörü emekli Büyükelçi Ender Arat ve yayıncısı Tarihçi Kitabevi'dir. Özür dilerim.18 Mart Çanakkale Köprüsü'nün açılış törenini izleyen Cumhuriyet gazetesi muhabiri Sefa Uyar'ın konuyla ilgili