Ah efendim! Erken göçtün, bizi yetim bıraktın 2

Nurun kahramanı, üstadının sadık neferi, "dünyalara değişmediği" Zübeyir'in vefatının 50. senesinde bu başlıkta bir makale yazmıştık.

(https:www.yeniasya.com.tr osman-zenginah-efendim-erken-goctun-bizi-yetim-biraktin_539942) O günden 4 gün sonra da Kutlular ağabeyin vefat edeceğini, nereden bilebilirdik ki.. Daha bu makale taze iken, Kahraman Kutlular ağabeyin vefat haberini alınca, içimden "bu başlığa lâyık biri de, Kutlular ağabey" demiştim.

Evet, gerçekten de öyleydi. O, Zübeyir ağabeyin vefatından sonra, gazeteyi de, cemaati de, üstadın yolundan ayırmadan bugünlere kadar getirmişti. Niza olacak bir şey olunca, ona müracaat ederdik. Umumiyetle de, meseleleri çözer, treni rayına oturturdu. Bizim bir problemimiz sırasında, İstanbul'a gittiğimde, ziyaret etmiştim. "Osman, arkadaşlarla görüşün, istişare edin de, o meseleyi çözün!" demişti.

Tabii, bizim şahıslara bağlılık noktasında bir işimiz olmaz. "Şahıslar fâni, dâvâ bakîdir." Prensibiyle hareket ederiz. Ama dâvâyı da götüren bu nev'i şahısların kıymetini bilmek lazım.

Bundan 45-50 sene kadar evvel, Bayezid Derinkuyu sokak, Hilâl apartmanında, Pazar sabahları saat 10.00'da, hususî sohbetleri olurdu. Tam 10.00 da kapıyı kilitletir, geç kalanı içeri almazdı.

1973 senesinde, Ankara'da, Yeni Asya'yı basıyorduk. Gündüz, kediseven sokakta hizmetlere koştuğumuz gibi, akşamları da gazeteyi basıp, Anadolu'ya biz yolluyorduk. Gece matbaa işinden mesul olan da, Mehmed Şirin Arvâsî abimizdi. Biz de, ona yardım ediyorduk. Yaptığımız bu hizmetlerden dolayı bir karşılık beklemek, aklımıza hiç gelmezdi. Birkaç işe koşturuyorduk.