Dokuz senelik garâbet
Dokuz sene evvel, bugün yapılan, "15 Temmuz" garâibi olan, ihtilâl bozuntusundan bahsedeceğiz.
Bu hâin ve muamma hareketle alâkalı olarak Yeni Asya'da, çok şeyler yazdık. Fakat sonradan, ortada tezahür eden hâlleri müşahede ettikçe, işlerin ebadının, daha farklı olduğunu, çok kimsenin anlayamadığı hesabların döndüğü istihracını yaptık.
Malûmunuz, son senelerde, İslâmiyet, dünyanın dört bir tarafında, hızla intişar ediyordu. Ve İslâmın bu yükselişinin merkezi de, Kur'ân'ın bu asırdaki en büyük tefsiri olan Risâle-i Nur'ların neşrinin merkezi Türkiye idi. İşte, bunu bilen, dünya şeytanlarının başı; İngiliz lâini ve Yahudî haininin başı çektiği lobiler, komiteler, Türkiye'ye, öyle bir oyun ettiler ki, memleketin dinî hizmetlerinin gönüllü kısımlarına, (bir cemaate vuracağız diye) öyle bir darbe vurdular ki, birçok yerde, cemaatlerde, tarikatlarda, dinî hizmetler, akamete uğradı, uğratıldı.
Bu garib ve muamma ihtilâl bozuntusu, şimdiye kadar yapılan iki ihtilâl ve iki ihtilâl teşebbüsünden farklı idi. Onlarda, iş başındaki meşru hükümetler, iktidardan düşürülürken, bunda, bilâkis, mevcud hükümet perçinlenmiş, hattâ daha da yeri sağlamlaştırılarak, ucube bir hükümet sisteminin tesisi, bu ihtilâl bozuntusundan sonra tahakkuk etmiş, ettirilmiştir.
Bu harekete bahane edilen grubun, esas suçlu ilân edilen elebaşı mesabesindekilerin çoğu yurt dışına kaçmış, kabak, "altı ibadet" olanların başına patlamıştır. Tabiî biz Yeni Asya olarak, her çeşit zulüm ve haksızlığın karşısında durmuş, kim olursa olsun, adaletle muamele edilmesini istemişizdir. Ama bu hususta da, "dozu kaçırarak," haksızlığa uğrayanların sözcüsü durumuna da düşmemişizdir.