Tarihi bir gün ve PKK'nın kümülatif algısı
Tüm ülke gün boyu Kuzey Irak'tan gelen görüntülere kilitlendi. İçlerinde Bese Hozat gibi PKK için çok sembolik olan 30 örgüt üyesi törensel bir programda gelip silahlarını bıraktılar ve ateşe verdiler.
Toplumsal algıların oluşmasında imgelerle, fotoğraflarla bütünleşen duygular uzun konuşmaların, süreçlerin çok ötesinde rol oynar. Dün olan biten de yaklaşık bir yıldır yaşadıklarımızın ötesine geçen bir anlama sahip.
Sembollerin, sözlü ve görsel hafızanın kimliklerin ve hayat algılarının omurgasını oluşturduğu bir coğrafyada ateşe verilen silahların ne kadar kalıcı ve derin etkiler bırakacağını hep birlikte göreceğiz.
Olan biten tereddütsüz bir şekilde tarihi önemde. Bunda da başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye sonrasında da süreci sahiplenerek bu noktaya getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm aktörlere teşekkür etmek gerekir.
Türkiye'nin iç dinamikleri ve jeopolitik şartlar bir yıl önce kimsenin tahmin edemeyeceği bir dinamiği tetikledi. PKK'nın silah bırakmasını bir çok gerekçe ve süreç analizi ile değerlendirebiliriz. Ancak Ankara Enstitüsü'nün çok zamanlı bir şekilde gerçekleştirdiği "PKK'nın Silahsızlandırılması ve Kürt Meselesi" araştırması anlık, duygusal ya da konjonktürel bakışların ötesinde bir çerçeve çiziyor ve kritik veriler sunuyor.
5 Temmuz'da yani silahların bırakılmasından sadece bir hafta önce nihayetlenen araştırma PKK'nın silah bırakmasından hemen önceki toplumsal psikolojiyi yansıtıyor. Silahların bırakılmasıyla ilgili görüntülerin ardından algılarda önemli kırılmalar yaşanmış olabilir. Ancak araştırma hem silah bırakma görüntülerinin etkisini ölçmek açısından "tarihi güne bir kala" toplumsal zihin ve duygu haritasını kayda alarak önemli bir yerde duruyor hem de PANORAMATR'nin 2025 yılı verilerinden hareketle trendleri değerlendirerek algıların ne yönde değişeceğine dair sağlam bir zemin oluşturuyor.
Araştırmanın belki de en önemli bulgusu, bu denli kritik bir sürece toplumsal desteğin yüzde 69'a çıkması. stelik silah bırakma görüntülerinden hemen önce. Bu desteği, sadece Kürtlerle sınırlamak yanlış olur. Kürtlerin yüzde 89'unun desteklediği süreci Türklerin de yüzde 64'ü destekliyor. Dolayısıyla etnik aidiyetler önemli olmakla birlikte destek geniş bir toplumsal tabana yaslanıyor.
Özellikle sürece karşı olan aktörlerin keskin cümlelerler ve 'ihanet' başlıkları ile mahkum etmek istediği PKK'nın silah bırakacak olması yüzde 70'e göre Türkiye için iyi bir gelişme.
Araştırmanın en temel bulgularından biri sürecin zayıf karnının PKK olduğu. Nihayetinde açıklamalarındaki haklılık tonuma rağmen 40 yıllık bir terör sürecinin maliyeti doğal olarak PKK'nın üzerinde. Toplumda sürece ciddi destek görülmesine rağmen PKK'ya dair soru işaretleri ve güven sorunu bulunuyor. Düne kadar örgütün silah bırakacağına inanmayanlar bırakacağını düşünenlerden daha fazlaydı. Süleymaniye'deki tören bu algıyı bir nebze değiştirebilecek olsa da hızla tersine dönebilecek bir tereddüt hali mevcudiyetini koruyor. Bundan sonra atılması muhtemel adımlarda da bu tepki ya da tereddüt kendisini gösteriyor.
Yüzde 60 PKK'nın silah bırakmasının Türkiye'yi demokratikleştireceğini düşünüyor. PKK'nın silah bırakmasının Erdoğan'nın yeniden seçilmesini kolaylaştıracağını düşünenlerin de yüzde 50 olduğu bir ortamda Erdoğan'ın tekrar seçilmesi ile ülkenin daha da demokratikleşmesinin aynı anda nasıl olabileceği önemli bir soru işareti olarak duruyor.
Bahçeli'nin meclis komisyonu önerisini yüzde 55'lik kesim doğru bulurken demokratikleşme yolunda atılacak adımlar da azımsanmayacak bir desteğe sahip. "Yerel yönetimlerin yetkilerinin arttırılması", "Kürtlere ana dilde eğitim gibi bazı kültürel hakların verilmesi", "Anayasa'da Kürtleri dışlamayan bir vatandaşlık tanımı yapılması" gibi önerileri destekleyenler karşı çıkanlardan daha fazla. Evet aralarındaki fark 2 ila 15 puan arasında değişiyor ama bu önerileri olumlu bulanların daha yüksek olması gelecek açısından çok önemli.
Adımları daha somuta indirgediğimizde ve kişiler üzerinden öneriler getirildiğinde fotoğraf değişiyor. Kayyım uygulamasına son verilmesi yine destek görürken Selahattin Demirtaş ve benzeri Kürt siyasilerin serbest kalmasında toplum bölünmüş durumda. PKK üyeliği nedeniyle cezaevinde olanların ya da mevcut PKK'lıların af edilmesine ise net bir karşı duruş var. Böylesi bir adımı desteklediğini belirtenler yüzde 20'de kalıyor. Abdullah Öcalan'ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesinde de benzer bir durum var.