Senaryonun sonu ve adaletin tesisi

CHP; siyasi hafızası fazla güçlü, bugünü geçmişin korkularından bağımsız görmekte zorlanan hatta bunu yanlış gören, bu korkuları tümüyle de yersiz olmayan ama genel kabullerinin konforlu alanından da çıkmak istemeyenler için hâlâ uzak bir aktör.

Eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu döneminde başlayan helalleşme söylemi, partinin önde gelen isimlerinin partinin eski tutumuna dair eleştirel söylemleri, muhafazakar kitleye yabancı gelmeyecek hatta klasik CHP seçmeni için fazla merkez sağ adayları bu endişeli kesimi ikna etmeye yetmiyor.

Kaldı ki CHP'nin içindeki ulusalcı kesimler de yaşanan bu sürece sadece iktidar getireceği ümidiyle katlanıyorlar. Yoksa tüm CHPlilerin yeni söylemi benimsediğini ya da içselleştirdiğini söylemek zor.

Gençler için ise durum biraz farklı.

Araştırmalarda oy verme davranışları, cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiği, hükümetin ekonomik performansı, gelecek beklentileri gibi akla gelen hemen hemen tüm başlıklarda şaşmayan bir demografik istikrar var. O da muhalefetin gençler arasında göreceli olarak daha popüler olduğu, iktidarın ise gözünü siyasal dünyaya AK Parti'nin iyi dönemlerinde açan orta yaş kesimi arasında göreceli olarak daha güçlü olduğu.

CHP algısı, AK Partililer ve muhafazakârlar arasında çok olumlu değil burası vakıa. Ancak bugün karşı karşıya olduğu boğma sürecinin tüm AK Partililer tarafından benimsendiği de doğru değil. İmamoğlu'na karşı yürütülen süreç, diğer CHPli belediye başkanlarına dair davalar ve nihayetinde CHP'nin doğrudan kurumsal kimliğine ilişkin takip edilen politika toplumun üçte ikisi tarafından hukuki değil siyasi ya da yanlış bulunuyor.

İktidara oy veren, Erdoğan'ın seçilmesi için sandığa giden seçmenlerin yaklaşık 6 milyonu son dönemdeki stratejinin arkasında değil. CHP içinden geçtiği süreçte sergilediği performans ile bu 6 milyonun ne kadarına ulaşabilecek şimdiden kestirmek zor. Ancak bu tür toplumsal yüksek tansiyon ve duygusal kırılma noktalarının partiler için önemli kriz, risk ve fırsatları beraberinde getirdiğini unutmamak gerek.

CHP için zor olan bu krizi yönetirken bir yanda elit kadrolarını hukuki süreçlerde kaybederken diğer yanda partinin maddi kaynaklarını ve siyasal mesaisini ülke sorunları yerine mitinglere ve davalara harcaması gerekmesi.

Aynı anda hem dava süreçlerinin faili olarak gördüğü Erdoğan'a karşı sert bir muhalefet sergileyip hem de ona yakın olan seçmeni kendisinden uzaklaştırmamak hatta CHP'deki aktivizmin kararsız AK Partililerin tekrar partilerine dönmelerini engellemek kolay değil.

Fotoğrafın diğer tarafı ise CHP için o kadar karanlık değil. 19 Mart'tan bu yana sergilediği performans ana muhalefet partisini iktidar karşısında neredeyse yegâne siyasal odak haline getirdi. İktidarın CHP'yi hedef alması iç kavgalar ya da yolsuzluk iddiaları nedeniyle muhalefet seçmeninin çözülmesini engelliyor. CHP yönetimi de şimdiye kadar kötü bir performans sergilemedi.