İngiltere'nin zor Trump sınavı

Londra - ABD Başkanı Donald Trump ile her görüşme kendi içinde bir öngörülemezlik ve risk barındırıyor. Tam da bu yüzden İngiltere ve ABD arasındaki tarihi yakınlığa, Trump'ın Londra'ya ikinci kez devlet ziyareti için davet edilen ilk ABD Başkanı olmasına, iki ülkenin birçok konuda ortak ya da çok yakın pozisyonlar almasına rağmen Trump'ın Londra temasları bitene kadar iki gün herkes nefesini tuttu.

Trump ABD'ye dönmek için ayrıldığında ziyaret içerde zor günler geçiren Başbakan Keir Starmer için başarı olarak okundu. Pandemiden bu yana ekonomisini toparlamakta zorlanan, son yedi yılda altı başbakan gören (Cameron'u da sayarsak 7), uzun Muhafazakâr Parti iktidarından sonra sert bir iktidar değişikliği yaşayan ama mevcut hükümetin de çok popüler olmadığı İngiltere'de 150 milyar poundluk yatırım açıklaması iktidar için hiç de kötü bir adım değil.

Üstelik bu yatırımın önemli bir kısmı İngiltere'nin Çin ile rekabette zorlandığı yapay zekâ alanında gerçekleşecek. Windsor Sarayı'ndaki devlet yemeğinde masada oturan CEO'lar bu işbirliği alanının işareti. OpenAI'dan Apple'a ve Nvidia'ya kadar dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinin patronları iki ülke arasında normalde güvenlik ortaklığının daha ağırlıklı olduğu ilişkinin yeni boyutunu gösteriyordu. Sadece Microsoft'un dört yıl içerisinde 30 milyar pound yatırım yapması planlanıyor.

Eğer açıklamalar gerçeğe dönerse İngiltere süper bilgisayarlar ve bulut depolama kapasiteleri ile Avrupa'nın en gelişmiş yapay zekâ altyapısına sahip olacak. Böylesi bir yatırımın kaçınılmaz gereği olan enerji iş birliği de nükleer kapasitenin geliştirilmesi ile ülkede enerji fiyatlarının düşmesini beraberinde getirebilir.

Trump'ın Londra temaslarında en az bu anlaşmalar kadar önemli olan başarı, bir krizin çıkmaması oldu. Bu satırların yazıldığı saatlerde İngiltere'nin Filistin Devleti'ni tanıması bekleniyordu. Basın toplantısında Trump "tek anlaşmadığımız konu" diyerek meseleyi büyütmedi. Starmer ise Hamas'a yüklenerek Trump'ın gönlünü yaptı.

ABD Başkan Yardımcısı Vance'ın, kendi ülkesinde sansür her geçen gün zemin kazanırken, İngiltere'de ifade özgürlüğü eksikliğine dair eleştirileri görüşmelerde en azından kamuoyu önünde sorun olmadı. İki ülkenin anlaşamadığı mesele ise Trump'ın uygulamayı düşündüğü gümrük tarifeleri. İngilizler muhataplarının irrasyonalitesi karşısında "buna şükür" konumundalar.

Kraliyet'in şaşaalı yemek protokolü Trump'ı etkilemek için işe yaramış görünüyor. Devlet yemeğinde Trump'ın yanındaki Kral Charles yerine diğer tarafındaki Galler Prensesi Kate ile konuşmayı tercih etmiş olması işin magazin detayı.

Ziyarete gölge düşüren en önemli konu Trump'ın İngiltere'nin göçmenlere karşı orduyu kullanmasını önermesi oldu. Kendisi Atlantik'in diğer yakasında Washington sokaklarında devriye gezen askerler ve göçmen avına çıkan maskeli güvenlik görevlileri ile ülkesini terörize ederken aynısını İngiltere hükümetine de tavsiye etti. Uçakta ülkesine dönerken de Londra'nın Müslüman Belediye Başkanı Sadık Khan'a saydırmaktan da geri kalmadı.