Finansal hafıza, diplomatik hafıza

Ekonomist Kerim Rota enflasyonu tarif ederken sürekli ve yüksek fiyat artışının finansal hafızayı ortadan kaldırdığını söylüyor.

Bugün yaşadığımız fiyatlandırma bozukluğunu ve hepimizin günlük hayatında neyi kaça aldığında ucuz ya da pahalı aldığını bilememesini açıklamak için çok isabetli bir tarif. Rota'ya göre bundan 4-5 sene önce ne kadar maaş aldığımızı bile hatırlamıyor olmamız bugünkü maaşımız ve ihtiyaçlarımız arasındaki dengeyi bulmamızı zorlaştırıyor.

Halbuki enflasyonu çok daha düşük bir ülkede bundan beş sene önceki gelirini bilen bireyler bundan beş sene sonrasına dair de hem öngörüde bulunma hem de yatırımlarını orta ve uzun vadeli olarak planlama imkanına sahip. Bu da istikrar demek.

Yazının konusu ekonomi değil ama finansal hafızanın yok olması ya da zayıflamasının çok iyi bir açıklama gücü var.

Hafızanın, geçmişin en önemli olduğu politika başlığı muhtemelen dış politika. Devletin devamlılığı kavramının kendisini en çok gösterdiği alan da ülkenin komşuları ile ilişkileri, güvenlik tehditlerine karşı uzun vadeli stratejiler, bölgesel ve küresel konumlanma ile yine bu alan.

O nedenle de ülkelerde iktidarların değişmesi içerde çok keskin kırılmalara sebep olsa bile dışarda çevre faktörlerin iktidar değişikliğine paralel değişmemesinin de etkisi ile büyük kırılmalar yaşanması kolay değil.

AK Parti'nin son on yılındaki kırılmalar ise bırakın tek bir iktidar içerisinde, aynı dış politika aktörleri tarafından hayata geçirilmesini birbirine taban tabana zıt iktidarların bile yaparken zorlanacağı değişimler.

Buradan hareketle gerilimli ülkelerde normalleşilmesine itiraz edildiği sonucu çıkarılmamalı. Ama bugün rayına oturan ilişkilerin rayından çıkmasına neden olan hangi gerekçe ortadan kalktı da değişiklik ihtiyacı ortaya çıktı sorusu son derece meşru.

Ya da eğer normalleşme doğru olan idi ise ilişkilerin kesilmesine giden yolda o kadar keskin tavır alınmış olmasını sorgulamak gerekmiyor mu

Bu soruların sorulmaması için aynı finansal hafızanın kaybolması gibi diplomatik hafızanın da kaybolması gerekiyor. Ancak bundan on sene önce hangi adımı niye attığınızı kimsenin hatırlamadığı bir atmosferde bambaşka tavırlar alabilirsiniz.

Sorun şu ki diplomatik hafıza sadece içerdeki aktörlerin belleklerinden oluşmuyor. İçerde atılan her adımı meşrulaştırabilseniz de dış aktörler gayet güçlü bir hafızaya sahip.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Ankara ziyaretine gelince. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sisi'yi alanda karşılamasına, iki liderin verdiği görüntülere bakılırsa 2013'te Mısır'ın seçilmiş

Cumhurbaşkanı Mursi'nin Sisi tarafından darbeyle devrilmesinden sonra başlayan gerilim geride kaldı.

Bu sene Şubat ayında Erdoğan Kahire'ye gitmişti ama fotoğrafın tamamlanması için Sisi'nin Ankara'ya gelmesi gerekiyordu.

Ankara 2020'den bu yana Mısır ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışıyor. Erdoğan'ın Sisi ile görüşme taleplerindeki Ankara'nın bölgesel ve tarihi ağırlığı ile namütenasip üslubunu kenara koymayı başarırsak çabanın arkasında sahici ihtiyaçlar yatıyordu.

Libya'dan Somali'ye Filistin meselesinden Doğu Akdeniz'deki egemenlik ve enerji tartışmalarına, Arap dünyasındaki gelişmelerden iki ülkedeki karşılıklı yatırımlara kadar birçok konuda mecburen müspet ya da menfi temas eden iki ülkenin uzak kalması Ankara için de Kahire için de taşınabilir olmaktan çıkmıştı.