Yaşlılık hâlâ 'zor zanaat' mı

"Yaşlılık zor zanaat!" cümlesini önce çocukluğumda rahmetli dedem Süleyman Efendi'den sonraki yıllarda da rahmetli babam Abdullah Efendi'den çok sık ve üzülerek işittim.

Her ikisinin de yaşlılıkla ilişkili kronik bazı hastalıklarısorunları vardı. Ve bu nedenle bana sorarsanız yakınmalarında hiç de haksız sayılmazlardı. Çünkü o yıllarda yaşlılık demek "baston" demekti. Yine o yıllarda yaşlılık demek "çay bardağı tabanı kadar kalın bir gözlük camı" ile yaşlılığa bağlı görme kaybını telafi etmeye çalışmakla aynı şeydi. O yıllarda yaşlılık aynı zamanda daha az duyup daha zor işitmekle adeta eşdeğerdi. Belleğin yaşlandıkça beyne yavaş yavaş veda etmesi ise son derece normal bir şeydi. Ve en az unutkanlık kadar, en az eklem ağrıları, en az derin bir yorgunluk hali gibi sorunlar kadar uyku kayıpları, hatta ruhsal çökkünlükler yaşlılığın ayrılmaz yol arkadaşları gibiydi. Özetle benim çocukluğumu yaşadığım 1960'lı 70'li yıllarda 60'lı yaşlara ulaşabilmiş hele hele 70'li yaşları tamamlamayı başarabildiyseniz mutlaka ama mutlaka "DAHA AZ" ve kesinlikle "DAHA EKSİK"tiniz. Peki, ya şimdi Şimdi nasıl Yaşlılık hâlâ zor bir zanaat mi Bence değil.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

ÖNEMLİ
İLK HEDEF: KRONİK HASTALIKLARLA MÜCADELE
Daha iyi yaşlanma alanına odaklanan bilim insanlarılongevistlerin amacı zannedildiğinin aksine sadece "ömrü uzatmak" değildir. Onların hedefi aynı zamanda canlılığı, biyolojiyi, beden ve ruh ilişkilerini geliştirmek ve yaşı ne olursa olsun her insanın yaşadığı çevreyle olan bağlantılarını olumlu yönde maksimize etmektir. "Bir longevist için" ömrü uzatmaklalife span o ömrü güçlü, sağlıklı, huzurlu, formda ve fit tutmak arasında ciddi farklar vardır. Dr. David A. Sinclair'in de ısrarla belirttiği gibi: "Biz her ikisine de muktediriz ancak hayatları acı, hastalık, kırılganlık ve kısıtlı hareket etmeyle tanımlandıktan sonra insanları onlarca yıl daha fazla yaşatmanız ne erdemli ne de daha iyi bir davranış değildir."

Bu nedenle yine Dr. David A. Sinclair'in üzerinde ısrarla durduğu gibi hepimizin amacı "asla daha uzun yıllar yaşamak ve ömürzaman biriktirmek olmamalıdır. Biz daha aktif, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşlılık dönemine odaklanmalıyız."

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Özetle daha önce de hatırlattığım gibi ömür süresilife span ile sağlıklı yaşam süresihealth span arasındaki bazen uçurum ölçüsüne varan ayrışmayıkopmayı yok etmeli ve yarışı ikisinin aynı anda bitirmesinin yollarını aramalıyız. Görünen o ki "120 yıl" ulaşılamayacak bir hedef değildir. Hatta muhtemelen makul bir beklentiden ibarettir. Bütün mesele o süreyi sağlıkla, neşeyle, huzurla, dimdik ve ayakta taçlandırabilmek, life span ile health span'i kol kola götürerek ömrü tamamlayabilmektir. Bunun yolu da öncelikle kronik hastalıklarla (şeker hastalığı, kalp damar hastalığı, beyin damar hastalıkları, felçler, Alzheimer ve diğer bunamalar, kanserler, romatizmal hastalıklar...) mücadeleden geçiyor.
OKUR SORUSU

LONGEVISTLER NE YAPAR
LongevIty yeni bir kavram. Longevist sözcüğü ise üretilmesinde muhtemelen benim de katkımın olduğu yeni bir tıbbi kimlik. Binlerce yıl kader olarak kabul ettiğimiz pek çok hastalığın aslında dış etkenler (örneğin mikroplar) ya da bedenimizde şu veya bu nedenle oluşan biyolojik bozuşmalar (kanserler, şeker hastalığı, Alzheimer...) sonucunda geliştiğini şimdi çok iyi öğrendik. Ama önemli ölçüde bilgi sahibi olmamıza rağmen bunların çoğu için önemli olan ama bizim nedenininedenlerini hâlâ yeterince bilmediğimiz ortak bir sorunumuz var: YAŞLANMAK!

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Çok iyi biliyoruz ki "her şeyin bir nedeni veya nedenleri var" ve biz eğer onları doğru anlayıp, öğrenip, doğru çözümleyebilirsek yaşlılıkla ilgili sorunlar konusunda da daha etkili ve önemli adımlar atabileceğiz. Ama üzülerek belirteyim ki bu konudaki "BİLİMSEL MİYOPLUK SORUNUMUZU" hâlâ inatla sürdürenlerimiz var. Onlar "neden yaşlandığımızı" düşünmek yerine yaşlılığı bir hastalık olarak kabul ederek soruyu geçiştirmek niyetindeler. Kendi adıma net ve açık olarak belirteyim ki ben ve benim gibi düşünenlerin böyle bir yanlışa kapılma niyeti yok, hiç olmadı, asla olmayacak. İyi yaşlanma konusundaki başarılara da longevity alanına gönül vermiş bilim insanları ve hekimler imza atacak.
YENİ BİLGİ
YAŞLILIK DEVRİMİNE HAZIR OLUN
Ne iyi ki son 30-40 yılda yaşlılıkla ilgili bilimsel alanlarda ve yaşlılığa bakış açılarımızda "DEVRİM NİTELİĞİNDE DEĞİŞİMLER" oldu. Yaşlılık bir "kayıplar, hastalıklar, doktorhastane kapılarında sağlık sorunlarına çare aramalar" dönemi olmaktan çıkmaya "bir huzur, bir zarafet, bir bilgelik ve bir kendine has iyilik dönemi" olarak algılanma sürecine girdi, giriyor. Ve bu süreçte longevistlerin ve "yaşlılık bilimisenecence" ile ilgilenen her çeşit uzmanlık alanının büyük katkıları var. Onların sayesinde muazzam gelişmelere imza atıldı, atılıyor. Olağanüstü mesafeler alındı, alınıyor. Adeta bir yaşlılık devrimi geliyor. Peki, nasıl İşte bazı örnekler...
İYİ BİLGİ
YAŞLILIK BİR HASTALIKLAR SENFONİSİ DEĞİLDİR
Senecence bilimcileri ve longevistlerin birbiri ardına başardığı yeni zaferlerden bazıları şunlar... "Epigenetik yaşlanma" kavramının bilimsel temelleri artık yerine oturmuş durumda. Genlere esir olmak yerine genleri yönetmek, terbiye etmek, kavramları giderek daha çok gündemde. İyi genleri (sirtüinler, AMPK) aktive edip kötü genleri (mTOR) susturmak ise neredeyse mümkün hale geldi. Yaşlılığın en büyük sorunları oldukları kesinleşen "