Süreyi bırak kaliteye bak
Sağlığımız, sağlamlığımız ve yaşam süremiz 3 ana faktörün karmaşık ve iç içe etkileşimiyle belirleniyor: Genetiğimiz, çevresel koşullar ve yaşam tarzımız.
Bir taraftan DNA'mızda yazılı "genetik kodlar" üstlendikleri görevleri yerine getirmeye çalışırken, diğer taraftan "beslenme, uyku, egzersiz, stres ile ilgili seçimlerimiz" ve maruz kaldığımız "çevresel etkenler" yaşlanma süremiz, kalitemiz ve hızımızı düzenler.
Bu üçlünün etkileri de esasen hücresel ve moleküler düzeyde seyreder ve genetiğimiz muhakkak ki önemlidir, belirleyici faktörler arasında ilk akla gelendir. Genetik kodlar vücudun her hücresine DNA aracılığıyla kaydedilmiştir ve yaşam sürecinde hükmünü şu veya bu şekilde yerine getirmeye gayret etmektedir. Yani "genetik hikâyenin sadece bir bölümüdür. Çevresel faktörler, özellikle de yaşam tarzı seçimlerimiz genetiğimizi ciddi ölçüde etkilemekte, hatta değiştirebilmektedir." Bu önemli değişimin mimarı ise "EPİGENETİK"tir.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıEpigenetik sayesinde yaşam tarzımızda doğru ya da yanlış seçimler yaparak ve sağlıklı ya da sağlıksız koşullarda hayatımızı sürdürerek genetiğimizi iyi ya da kötü yönde etkileyebiliyor, kötü bir genetik mirası olumlu bir iyi hayat yolculuğuna, iyi bir genetik mirası ise kötü bir ömür yolculuğuna çıkarabiliyoruz. Unutmayalım ve tekrar hatırlayalım: Genetiğimiz ile yaşam tarzı ve çevresel değişiklikler arasındaki ilişkiler son derece dinamiktir. Bu etkileşimin patronu da epigenetiktir.
BİR BİLGİ
BEYNİMİZ NASIL YAŞLANIYOR
Yukarıda özetlemeye çalıştığım değişimlerden kaçınılmaz olarak beynimiz de etkileniyor. Bu etkilenmenin sonucunda da bizimle birlikte beynimiz de fiziksel ve fizyolojik bazı olumlu ya da olumsuz değişimlere maruz kalıyor, neticede de iyi ya da kötü yaşlanıyor. Çevremizde çoğu yaşlıda gördüğümüz ve üzüldüğümüz Parkinson, Alzheimer hastalıkları gibi NÖRODEJENERATİF, inme, kronik ağrılar, uyku bozuklukları gibi NÖROLOJİK; işitme azlığı, sağırlık, kulak çınlaması gibi İŞİTSEL, glokom (göz tansiyonu), katarakt, sarı nokta hastalığı gibi GÖRME sorunları kötü beyinsel yaşlanmanın bilinen yaygın neticeleridir.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıUNUTMAYALIM: Yaşlanma düzeyimiz, şeklimiz ve sürecimiz dinamiktir. Moleküler seviyede bile yaşla birlikte muazzam değişimler gelişmektedir. Örneğin DOPAMİNİMİZ her 10 yılda bir azalmakta neticede de bilişsel ve motor fonksiyonlarımız yavaş yavaş gerilemektedir. SEROTONİNİMİZ yaşla birlikte azalmakta, neticede de duygu durumumuz giderek güç kaybetmektedir.
Anlatmak istediğim özetle şudur: Yaşam süremiz uzadıkça beynimizde de bazı hasarların meydana gelmesi kaçınılmazdır. Hedefimiz genetiği bir kenara bırakıp "kaliteli çevre koşullarına ve doğru yaşam tarzı değişimlerine odaklanarak ömrümüzü uzatmaktan ziyade sağlıklı yaşam süremizi uzatmak ve yaşam kalitemizi iyileştirmek" olmalıdır.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıİYİ BİLGİ
İNSÜLİN DİRENCİ TESTİNİ KİMLER YAPTIRMALI
Sık sık acıkan ve tatlı krizi yaşayanlar.Hızlı ve çabuk yiyip çiğnemeden yutanlar.Yemeye başlayınca adeta tokluk freni patlayan ve kolay kolay doymayanlar.Yemek sonrası kafası karışan, halsiz düşüp uyuklayanlar.Sık acıkan, özellikle "yemeğin üstüne mutlaka tatlı da isterim" diye tutturanlar.Aç kalınca öfke kontrolünü kaçıranlar.Göbek çevresi 88 (kadın) veya 100 (erkek) cm'den fazla olanlar.Karaciğeri yağlı bulunanlar safra kesesinde çamur veya taş saptananlar.Trigliseridi yüksek, iyi kolesterolü düşük, ürik asidi yüksek kişiler.HANGİSİ DAHAZARARLI
EKMEK Mİ ŞEKER Mİ
Yaşı, mesleği, ekonomik gücü ne olursa olsun hemen her ülkede beyaz un ve şekerden hoşlanmayanların sayısı çok az.