Kronik hastalıkları önleyebiliriz

Eğer dikkatli bir korunma planı yapabilir ve bilimsel verilere dayanarak uzun süreli bir program ısrarla izlenebilirse, başta "diyabet, hipertansiyon, kalp ve beyin damar hastalıkları ile obezite" olmak üzere kronik hastalıkların neredeyse tamamı önlenebilir sağlık sorunlarıdır.

Yapmamız gerekenler ise düşündüğümüzden çok daha kolay şeylerdir: Bu hastalıklarla ilgili genetik mirası ve bizi bunların tutsağı haline getirebilecek yaşam tarzı yanlışlarını kararlılıkla reddedeceğiz.

Sağlık uygulamalarımızda önceliğimizi hastalıklara değil "sağlık bakımı odaklı" tedbirlere vereceğiz. Ancak bu şekilde kronik hastalıklara karşı muazzam bir Çin Seddi oluşturabiliriz. Mesele bu kadar basittir.

İYİ BİLGİ

YENİHEDEF: MULTİOMİK YAKLAŞIM

Eğer bilime ve elimizdeki verilere güvenip yeni sağlık paradigmamız "hastalık bakımı" değil de "sağlık bakımı" olacaksa... Yeni hedefimiz günü değil de sağlıklı yaşam süresini kurtarmaksa... Amacımız kronik hastalıklardan uzak hem uzun hem de sağlıklı bir hayat ile ömrünüzü tamamlamaksa şu ayrıntı her daim aklınızda olmalı: Sağlam ve uzun vadeli bir sağlık bakımı için çoklu bir veri tabanına yani "MULTİOMİK"e ihtiyacımız var. Bu veri tabanını oluştururken de en az bir 4'lü ekip ile yola çıkmamız lazım.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Genetik verilerimiz (Genomik)

Metabolik verilerimiz (Metabolomik)

Probiyotik dengemiz (Mikrobiyomik)

Protein gücümüz (Proteomik)

Bu dörtlü veri tabanı bize sadece daha çok sağlık garantisi de vermez. Bu mükemmel dörtlü sayesinde kronik hastalıkları daha erken tahmin ve teşhis edebilir, daha hızlı ve kolay tedavi edebilir, hatta yeniden geldiği yere geri bile gönderebiliriz. Multiomik yaklaşım bu nedenle önemlidir. Sağlık taramalarından geçerken "hangi taramaları neden, ne zaman, ne sıklıkla yapmamız gerektiği" konusunda bu yaklaşım daha iyi sonuç verir.

BANA GÖRE

GRİ FAZI ISKALAMAYIN


Sağlık sohbetlerimde ve yazılarımda şu bilgiyi çok sık tekrarlarım: Sağlıklı olma durumunu "BEYAZ"ın temizliği ve güvenilirliği, hastalık halini ise "SİYAH"ın karamsarlığı ve meçhuliyeti olarak tanımlarsak; beyazdan siyaha geçiş sürecinde hemen her zaman kısa veya uzun bir "GRİ FAZ" döneminin olduğu kesindir. Ve o dönem özellikle kronik hastalıklar söz konusu olduğunda çok önemlidir. İyi biliyoruz ki akuthızlı gelişen hastalıklardan -mesela akut boğaz iltihabından- farklı olarak hiçbir kronik hastalık -mesela şeker hastalığı- akşamdan sabaha ortaya çıkmıyor. Örnek olarak "şeker hastalığı"nı ele alalım. Bu hastalık yıllarca önce "insülin fazlalığı", ardından "insülin direnci", sonra seneler süren bir "prediyabet dönemi"ni takiben neredeyse 10-15 yılı bulabilen bir gri faz döneminden sonra ortaya çıkıyor. İşte bu nedenle kronik hastalıklarla mücadelede "sağlıktan hastalığa" yani "beyazdan siyaha" geçişi simgeleyen gri fazı dikkatle değerlendirmemiz ve mümkün olduğu kadar erken dönemde tanımlayıp yeniden beyaza dönmemiz gerekiyor. Eğer gri fazın işaretlerini iyi bilir, onu erken tahmin eder veya erken yakalar ve sonra da yok edebilirsek kronik hastalıkları daha rahat önleriz.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

UNUTMAYIN

ÖNLEMEK DAHA KOLAY