Karadeniz'in hırçın dalgaları bu kez Akyazı'da futbola dönüştü. Tribünler, gökyüzünden
yıldızlar gibi parlayan ışıkların altında nefesini tutmuşken, Trabzonspor sahaya yalnızca üç
puan için değil, kendi kudretini yeniden hatırlatmak için çıktı. Ve gecenin sonunda ortaya
çıkan tablo: 4-0'lık görkemli bir zafer.
İlk yarıda sahaya yayılan oyun, sabırlı bir ressamın tuvaline attığı ilk fırça darbelerini
andırıyordu. Top, paslarla nakış gibi işlendi, tempo ağır ağır yükseldi. Derken sahneye çıkan
Okay Yokuşlu, ceza sahasının dışından ayağından çıkan o net vuruşla sessizliği bozdu. Gol
değil adeta bordo-mavi bir imza attı sahaya. Soyunma odasına gidilirken skor tabelasında
yazan sadece 1-0'dı ama aslında Kayserispor'un ruhunda daha büyük bir ağırlık vardı.
İkinci yarı ise bambaşka bir hikâyeye dönüştü. Augusto'nun kafa golü, gecenin melodisine
yeni bir nota kattı; Zubkov'un şutu, rakibin umutlarını paramparça eden bir çığlık gibiydi.
Sikan'ın, kaleci Bilal tarafından düşürülmesiyle kazanılan Penaltıda topun başına geçen
Onuachu ise noktayı koydu. O an tribünlerden yükselen sevinç, Karadeniz'in dalgaları gibi
kıyıya vuruyordu.
Ama bu oyunun gizli kahramanlarını da unutmayalım. Her iki kaleci de gecenin sahnesinde
ışık saçtı. Kayserispor'un kalecisi Bilal farkın büyümesini engellerken, Trabzonspor'un file
bekçisi Onana kritik anlarda devleşti; elleri bir an için Karadeniz'in dalgaları kadar engin ve