'Seçim' tiyatrosu ve CHP

Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinde, bugüne kadar teokratik, monarşik, nepotist bir diktatörlük rejimini uygulayan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "seçimi kazandı".Böylece bir seçim tiyatrosu daha sahnelenmiş oldu.Bu seçimlerin, önceki yıllarda olduğu gibi, özgür bir ortamda, eşit koşullarda ve adil bir biçimde gerçekleşmediği açıktır.AKP hükümeti, olası kazanabilecek adaylardan birisi olan CHP'li İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na kumpas davasıyla siyaset yasağı getirmiştir; HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı hapishaneye atmıştır; muhalefetin propaganda olanaklarını sınırlamıştır; medyada büyük bir hükümet tekeli kurmuştur; kamu hizmeti vermesi gereken devletin televizyonu TRT'yi, AKP'nin yayın organı gibi kullanmıştır; devletin tüm kurumlarının olanaklarını, seçim kampanyasında kullanmıştır; muhalefetin afiş asmasını, ekran kurmasını, telefon mesajı yollamasını birçok yerde engellemiştir; muhalefete karşı yalanlara, iftiralara ve tehditlere dayalı bir kampanya yürütmüştür; ithal "vatandaşlara" oy kullandırmıştır.Ancak muhalefetin seçim yenilgisi, tek başına bununla açıklanamaz.Eğitimsiz geniş bir halk kitlesinin var olduğu bir ülkede, seçim yapmanın hiçbir anlamının olmadığı, bir kere daha doğrulanmış oldu.Halkın yüzde 52'sinin, faşizmi, diktatörlüğü, teokrasiyi, monarşiyi uygulayan birisini cumhurbaşkanı olarak seçmesiyle, demokrasinin, cumhuriyetin, halk egemenliğinin hayata geçmeyeceği açıktır. Demokrasi, sandıkçılık değildir. Demokrasi, demokrasiyi ortadan kaldırma hakkı da değildir.Yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığının; düşünceyi ifade, yayın, medya ve örgütlenme özgürlüğünün; laikliğin; ekonomik ve sosyal adaletin; bu ilkelerin anlamı ve önemi konusunda temel bir eğitim seviyesinin ve bilincin olmadığı bir ülkede, demokrasi, cumhuriyet, halk egemenliği olmaz.Öte yanda, halkın yüzde 48'inin, halkın yaklaşık yarısının, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinden yana tavır koymuş olması ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vermesi, Türkiye'de ulusal güvenliğin ve bütünlüğün sağlanması açısından da, AKP hükümetinin mutlaka dikkate alması gereken bir