CHP'nin tarihi zaferi

Cumhuriyet Halk Partisi, 31 Mart belediye seçimlerinde, Türkiye çapında yüzde 38 oy alarak ve birinci parti olarak, tarihi bir zafer kazandı.

Böylece CHP, 1977 yılından beri ilk defa birinci parti oldu; SHP'nin 1989 yılında elde ettiği belediye seçimi zaferini, 2024 yılında tekrarlamış oldu.

Böylece AKP de iktidara geldiği 2002 yılından beri ilk defa bir seçimi kaybetmiş oldu.

Halk bu kararıyla, bir yandan, ekonomik sömürü düzenine, bir yandan da, demokrasinin, laikliğin ve hukuk devletinin ortadan kaldırılmasına karşı itirazını ortaya koydu.

AKP'liler ve onların medyadaki uzantıları ise bunun hâlâ farkında değiller. AKP'liler hâlâ seçim sonuçlarının nedenlerini, uyguladıkları sömürü ve baskı düzeninin dışında arıyorlar.

AKP'nin bu yanlış teşhisi nedeniyle CHP genel seçimleri de kazanacaktır. Ancak genel seçime kadar geçen dört yıl içinde olan yine halka olacaktır.

AKP iktidarının sömürü ve baskı yönetiminin mimarı ve en büyük sorumlusu "Cumhurbaşkanı" ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Dolayısıyla AKP'nin seçim yenilgisinin nedenini Erdoğan'ın dışındaki kişilerde araması boş bir çabadır. AKP neden yenildiğini anlamadığı için yenilmeye devam edecektir. 31 Mart seçimleri AKP için sonun başlangıcıdır.

Ekonomik kriz, siyasi görüşü ne olursa olsun, halkın tamamının ortak sorunudur ve seçim sonuçlarındaki en önemli etkenler arasında yer almaktadır.

Ancak 31 Mart seçimleriyle birlikte halk, laiklik karşıtı tarikatlara, cemaatlere, derneklere, vakıflara ve siyasetçilere; aylardır ortalığı ayağa kaldıran şeriatçı ve hilafetçi odaklara; Mustafa Kemal Atatürk düşmanlarına; siyasetin, devlette kadrolaşmanın ve eğitimin dinselleşmesine de kırmızı kart çıkarmıştır.

AKP'nin laiklik karşıtı faaliyetleri ve anayasal düzeni yıkarak teokratik bir düzen kurma girişimleri, hem küskün ve öfkeli CHP seçmenlerinin sandığa gidip partilerine sahip çıkmasını, hem İYİ Parti, Zafer Partisi ve Memleket Partisi seçmenlerinin CHP'nin lehinde sandıkta bir ittifak kurmasını, hem de Türkiye'nin din, mezhep ve felsefi görüş üzerinden kutuplaşmasının bir ulusal güvenlik sorunu haline dönüştüğünü gören her partiden bir seçmen kitlesinin CHP'ye destek vermesini sağladı.

31 Mart seçimleriyle birlikte halk, düşünceyi ifade, yayınlama, medya ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellere; "Gezi" ve "28 Şubat" kumpas davalarında masum insanların hapislerde çürütülmesine; seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atanmasına; siyasetçilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına aykırı bir biçimde hapiste tutuklu kalmalarına da kırmızı kart çıkarmıştır.