Emperyalizmin maskeleri

Kapitalizm, sermaye sınıfının, çalışan, üreten, hizmet veren emekçi sınıfı sömürdüğü düzendir. Sermaye sınıfı bu sömürü düzeni sayesinde zenginleşir.

"Oxfam" adlı araştırma kurumunun verilerine göre, dünyadaki refahın yüzde 82'si, nüfusun yüzde 1'inin elindedir.

Gelir dağılımındaki dengesizliğin kaynağı olan kapitalizm, sadece sermaye sınıfının çıkarlarını koruyan bir düzendir. Kapitalizmden, halkın ve toplumun yararına bir şey beklemek, boş bir umuttan ve zaman kaybından ibarettir.

Emperyalizm, kapitalizmin küreselleşmiş biçimidir. Kapitalizmden bağımsız olarak emperyalizmi anlamak olanaklı değildir. Yasal, idari, siyasi ve ekonomik nedenlerle ve sınırlamalarla, kendi ülkesindeki vatandaşları sömürme kontenjanını dolduran veya azami seviyeye çıkartan sermaye sınıfı, başka ülkelerdeki insanları sömürme yoluna başvurarak, emperyalist bir eyleme girişmiş olur.

Ancak kapitalizmle ve emperyalizmle ilgili bu gerçeği örtbas etmek için çeşitli yöntemler kullanılır. Kamuyu doğru bir biçimde olgularla bilgilendirmekle yükümlü olan medyayı kontrol altına almak, bu yöntemlerden birisidir. Medya bu şekilde, bozuk olan düzeni ayakta tutmak işlevini gören bir propaganda aygıtına dönüşür.

Medyanın meydanı boş bırakmasının da etkisiyle, olgulara aykırı kurgusal komplo teorileri yaygınlaşır. Bu komplo teorileri, kapitalizm ve emperyalizm gerçeğini örtbas etmek işlevini gören mekanizmanın bir parçasıdır.

Dünyayı 5-10 ailenin ve "ezoterik" gizli örgütlenmelerin yönettiği; "İlluminati", "Masonluk", "Siyonizm", "Musevilik", "Evangelizm" gibi örgütlenmelerin dünyadaki her şeyi veya hemen hemen her şeyi kontrol ettiği gibi uydurma iddialar, bunlara dair örneklerin arasında yer alırlar.

Bu tür komplo teorileri özellikle ırkçı, dinci, popülist ve cahil ortamlarda ve ekonomik krizlerin büyük sarsıntılara neden olduğu koşullarda büyük taraftar kitlesi bulurlar.

Örneğin, 1920'li ve 1930'lu yıllarda Almanya'da, Adolf Hitler'in öncülüğündeki Naziler, komünistlerle birlikte Musevileri ve Siyonistleri de hedef haline getirdiler ve onları dünyadaki adaletsizliklerin kaynağı olarak ilan ettiler. Hitler, antikomünist ve antisemitist bir temel üzerinden, Almanya'da faşist ve ırkçı bir diktatörlük rejimi kurdu; Avrupa'nın yarısını işgal etti; Musevilere karşı soykırım uyguladı.

İslamcı faşizmin yaygın olduğu ve ekonomik krizlerle boğuşan Türkiye gibi ülkelerde de, bu tür komplo teorilerinin taraftar bulması boşuna değildir.