İktidar her açıdan ve her kesimi özellikle Meclis'e getirdiği yeni torba yasa tasarılarıyla tam bir mengene içine sokuyor ve her adımda bir tık daha sıkıştırıyor.
Pazartesi yazımda iktidarın CHP'ye BAAS'çılık suçlaması (Suriye ve Irak'ta kurulan tahakkümcü parti yönetimleri) yaparken bu tür yönetim biçimleriyle bizim iktidarın benzerliklerine işaret etmiştim.
TAHAKKÜM UYGULAMALARIEn önemli benzerliği atladığımı bir yazar dostum hatırlattı. Medya üzerinde tahakküm. Kaç kanal saymadım ama 20 kadar TV kanalında, mesela liderin her türlü konuşması aynı anda naklen yayımlanıyor. Şüphesiz ki Saray bu düzeni kurdu ve yönetiyor. Bu ancak otoriter ve ötesi rejimlerde görülen bir düzendir.
İkincisi toplumu, tartışmayı, iktidarı eleştirmeyi, devlette yapılan yanlışları yasadışı uygulamaları ortaya çıkarmayı adım adım engelleme ve eleştirisiz suskun bir ülke oluşturmaya yönelik uygulamalar.
Özlem Gürses'in ayağıyla evine kelepçelenmesi son içler acısı haksızlık ve ancak otoriter ve ötesi ülkelerde görülebilecek sus konuşma eleştirme uygulamaları.
Bugüne kadar mesela RTÜK aracılığıyla muhalif ekranlara yönelik yasaklayıcı kararlar yetmiyor. İfade özgürlüklerine yönelik, olur olmaz, vay gözünün üzerinde kaş var biçiminde keyfi yargı eylemleri.
AMA BUNLAR YETMİYOR...Meclis'te iki yasa tasarısı ile seçimlere giden süreçte mengeneler bir tık bir tık daha sıkılacak. Bakın TMSF'ye şirketler dahil istediği her yere kayyum atama yetkisi yenileniyor.
TCK veya Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Yasa'da düzenlenen suçların işlendiğine dair kuvvetli şüphe olması halinde şirketlere, mal varlığı değerlerine TMSF kayyum olarak atanabilecek ve gerektiğinde bu servetlere el konup satılabilecek.
GERÇEKLERİ GÖRME KARDEŞİMHep böyle yapılmıyor mu, "kuvvetli şüphe" ibaresi koy, sonra keyfi olarak bunu herkese uygula.
Diğer bir torba yasa, "Siber Güvenlik Kanun Teklifi". Cafcaflı adına bakmayın, yani internette sosyal medyada yapılacak paylaşımları hedef alıyor.
Teklifte mesela devlette hükümette "veri sızıntısı" olmadığı hale, varmış gibi paylaşımlarla kurum ve kişileri hedef alarak "yanlış algı" yaratanlara, gazeteci ve kullanıcılara 2-5 yıl arası hapis öngörülüyor.
Tabii aklınıza hemen ülkenin vatandaşlarının bilgilerinin çalınarak internette satılmaya başlanmasının iktidara çıkardığı itibar faturası geldi değil mi
Sızdıysa sızdı kardeşim, söyleme, yazma, konuşma, paylaşma. Gerçek olsa bile!