Kurtarılması mümkün olmayan, yani parçalanmaya mahkûm, yani toprak-coğrafi ve merkezi bütünlüğünün yeniden kurulmasının sanki Kafdağı'nın ötesinde olan bir Suriye tablosunu görelim.

Esad iktidardayken de tablo aşağı yukarı böyleydi ama Şam'da bir miyavlayan kedi söz konusuydu, yolsuz ve nefret edilen, halkının tüm güvenini yitirmiş, yıllar öncesinden ülkesinin bu duruma düşmesine engel olmaktansa kendi tahtını her şeyin üzerinde tutan bir yönetim.

Ankara'dan parçalanmasına izin vermeyiz lafları yükseliyor ama Suriye yok artık. Hiçbir gücün de bu ülkeyi kendi bütünlüğü içinde ayağa kaldırma olanağı yok. HTŞ dediğin Sünni köktendinci, 30 mu 40 mı grubun birliğinden oluşan bir yapı. Aralarında nasıl çıkar çatışmaları oluşacağını bilmiyoruz.

Şam'ı ele geçirmek, ülkeyi ele geçirmek hiç mi hiç değil.

Evet bir liderleri var. Ülkenin parçalanmışlığının bilincinde olarak tüm toplulukların bir arada yaşamasını sağlayacak bir sistem kuracaklarını söylüyor. İçlerinden bazı ikincil liderler şeriat ülkesinden bahsediyor.

Kuzeyde ABD desteğinde Kürt yapısı var.

Hemen yanında Ankara'nın yapılandırdığı ve vekil olarak kullandığı ÖSO veya Suriye Milli Ordusu kuruluşu var.

ABD desteğindeki PKK-YPG yapısı, Ankara ve SMO'nun baş düşmanı.

Amerikan gazetelerine göre, savaş uçaklarımız YPG mevzilerini bombaladı.

Amerikan dışişleri bakanının acilen Ankara'ya gelmesinin nedeni de bu: İki NATO ülkesi, Suriye'deki vekilleri ile savaşıyor görüntüsü var.

Herkes Suriye'nin topraklarından mümkün olan en büyük bölümünü kontrol altına almak istiyor. Ankara da hem kendisine tehdit olarak gördüğü PKK-YPG yapılanmasını geriletmek hem de sahadaki vekili ile Şam üzerinde etki ve kontrol sahibi olmak istiyor.