İki yazıdır AKP'nin 2 yıllık iktidarı süresi içinde mutlak iktidara, tek adam rejimine giden yolların nasıl açıldığını yazıp duruyorum. Başka noktaları da var bu sürecin.
En önemlilerinden biri, AKP içinde kuruculardan neredeyse yüzde 95'inin, belki de daha büyük oranının partiyle ilişkisinin kalmaması.
Partinin kuruluş ilkelerine bakarsanız, hepsinin aslında göstermelik olduğunu görürsünüz.
ağdaş demokratik yönetim...
Demokrasi...
İnsan hakları...
Siyasi baskılara hayır...
Yoksullukla mücadele...
Yolsuzlukla mücadele...
Yasaklı olmayacağız...
vb.
***
Özal'ın 4 eğilimi kapsayan bir parti kurması gibi, AKP'nin kurucular kurulu da ilkeleri çerçevesinde geniş bir demokratik sağ kesimi hatta sosyal demokratları bile kendine çekecek bir programla ortaya çıktı.
Fakat tüm bu ilkeler daha baştan yok sayılmaya başlandı. Mesela Abdüllatif Şener, Tayyip Erdoğan'ın milletvekili seçilip parti başına gelir gelmez, özelleştirmelere "Bu malları kime satacağız, vereceğiz" bakışıyla hareket ettiğini söyler. Oysa, kendisi özelleştirmelerde rasyonel hareket edilmesi gerektiğini savunur. Kime vereceğiz değil neyi nasıl, ülke ve millet yararına özelleştirme yapmamız gerektiğini söylemesiyle, iki ay Erdoğan'ın yüzüne bakmadığını anlatır.
İlkelerin bir bir ortadan kalkmasıyla, özellikle yukarıda sıralanan Üç Y ilkelerinin çöp olmaya başlamasıyla kopmalar veya zaman içinde kurucuların pek çoğuna ihtiyaç kalmadığı için kenara itilmeler başlar.
Herkesi tek tek yazmanın anlamı yok, Erdoğan bir kısmını Cumhurbaşkanı Yüksek İstişare Kurulu gibi oluşturduğu bir yere yerleştirir ve maaşa bağlatır. Arınç'lar vb. oradadır.
İKİ BÜYÜK TASFİYEEn önemli iki tasfiye eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu'dur.
Gül, RTE'nin en büyük ve önemli rakibiydi.
2007'de cumhurbaşkanı kim olacak sorusunun iki kimliği Gül ve Erdoğan'dı. Erdoğan, yetkileri çok sınırlı olan o makama oturmak istemedi ve Gül'ü aday gösterdi. Kendisine ta o zamandan bir gelecek planı çizdi. Parti içinde iyice güçlenecek, cumhurbaşkanlığının yetkilerini artıracak, sonra o koltuğa oturacaktı. Her şey bu plana uygun gitti. Tabii her şeyin yolunda gitmesinin nedeni, akan bol dış sermaye ve özelleştirmelerden ele edilen yüksek gelirlerle AKP'nin seçimleri 2015'e kadar yüksek oylarla kazanmasıydı. Bu ekonomik ortam RTE'nin kişisel kariyer ve tek adam planlarının tıkır tıkır işlemesine yardımcı olacaktı.
PARTİYE BİLE ALMADIGül 2014'te Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldı. Erdoğan ilk kez halkoyuyla cumhurbaşkanı seçildi.
Başbakanlığa kim gelecekti Hemen aynı zaman AKP'nin kongresi vardı. Bir eğilim yoklamasında medyaya Gül'ün büyük bir çoğunlukla tercih edildiği yansıdı ama cumhurbaşkanı Ahmet Davutoğlu'nu atadı.